>6<

542 61 30
                                    

" Minho, nereye gideceğimizi biliyorsun değil mi? Şimdi sağa dönmelisin"

" hayır Jisung aklını mı kaçırdın? Dümdüz ilerleyereceğim" dedi Minho önlerindeki uzun yolu gösterirken. Yola çıktıklarından beri tartışma içerisindelerdi ikili.

Jisung nereye gittiklerini bilmiyordu, Minho ise doğru yere gittiğinden  emindi. Jisung sürekli onu kendi evine yönlendirmeye çalışırken Minho ısrarla ters yöne sapıyordu. Sonunda pes edip arkasına yaslandı.

" ah şimdi düşündüm de, bence babam anneme iyi bakıyordur. En iyisi biz geri dönelim, ne de olsa saat geç oldu" Jisung Minho'nun vazgeçmeyeceğini bile bile boş yere çabalıyordu.

" annenin gözüne girmem lazım Jisung, biliyorsun beni hâlâ sevmiyor" Minho'nun tek derdi buydu zaten, Jisung'un annesinin ateşlenmesi umrunda değildi.

" annemin gözüne başka zaman da girebilirsin. Şimdilik dönelim lütfen" dedi Jisung kendini acındırarak. Oysa Minho konu annesi olunca Jisung'a aldanmazdı. Onunla hemen evlenmek istiyorsa önce kin dolu annesini ikna etmeliydi. Maalesef ki Jisung'un asıl annesi çok sevecen bir kadındı.

" artık bunlara kanmıyorum, dudaklarına da" derken Jisung'un dudak büzmesi de işe yaramamıştı. Oflayarak başını çevirdi. Minho yanında onun bu haline gülüyordu.

Birkaç dakika sonra gidecekleri yere varmışlardı, Minho özensizce arabayı açık araziye park etti. Jisung ondan önce davranıp merakla arabadan çıkınca gördüğü şeyle ağzı açık kalmıştı. Gerçek olmasa bile sahte annesinin böyle bir evde yaşaması hoşuna gitmişti.

Minho arkadan gelip elini tuttuğunda Jisung daha kendine gelememişti bile. Ev cidden çok büyüktü, öyle ki Jisung  ne kadar geri giderse gitsin tamamını görüş açısına sığdıramayacak gibiydi. Ağaçlık bir bölgede bulunuyordu, kapladığı alan iki futbol sahası büyüklüğündeydi. Otoparkında marka arabaların hepsi teker teker dizilmişti, dışında bir basketbol sahası bulunuyordu. Az sonra içine gireceğini düşündükçe kıpır kıpır oluyordu Jisung.

Kapının önünde birden fazla koruma duruyordu, Jisung onlara ne diyeceğini düşürken çoktan içeri geçmişlerdi bile. Korumalar ikiliye hiçbir şey dememişti, Jisung Minho'ya sormak istedi ancak yapamazdı. Belki de gerçekten Dennis'in evine gelmişlerdi, Minho çok rahattı çünkü.

Kapıyı çaldıklarında çok geçmeden bir hizmetçi karşılarında belirmişti. Ardından yeşil gözlerini sonuna kadar açmış, koşarak içeri gitmişti. Minho bu sefer şaşırmışa benziyordu, şüpheyle Jisung'a döndü.

" hey Jisung, ne olmuş ona?" 

" bilmiyorum, sanırım yakışıklı görmeye alışkın değil" dedi dalgınca. Dili tutulmuştu adeta, kalbi küt küt atıyordu. Karşısına kimin çıkacağına çok merak ediyordu.

Çok geçmeden hizmetçi arkasında bir kadınla geri dönmüştü. Jisung kadınla göz göze geldiği gibi ikisi de donup kalmıştı. Minho direkt öne atıldı.

" anne, nasılsın?!" dedi kollarını açıp kadına sarılırken. " görüşmeyeli uzun zaman oldu ha, sizi nasıl da özledim bir bilseniz?" derken pek samimi değildi. Kadına sinir oluyordu, Jisung'la sürekli aralarına giriyordu. Ancak yanlış bir şey vardı, o kişi Dennis'in annesiydi, Minho'nun değil. Evet Minho gerçek annesine sarılıyordu, kadın şok geçiriyordu. Bu zavallı Bayan Lee'nin ta kendisiydi.

Jisung kısa süreli bir beyin fırtınasından sonra az çok anlamıştı olanları. Garip ortama sıcak bir giriş yaptı. " evet evet, canım annem" derken kadına kaş göz işaretleriyle bir şeyler anlatıyordu kendince. " seni ziyaret edelim dedik, çok hastaydın ya"

KÖR-MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin