>22<

362 32 54
                                    

" buraya çok sık gelir misin?"

Rialto'nun taş duvarlarına kollarını dayayan Jisung, altlarındaki kanalı ve üzerinde kürek çeken kayıkları seyrediyordu. Venedik, olağanüstü yapısıyla göz kamaştırıcak bir şehirdi, şöyle bir bakıldığında caddelere doluşmuş arabalar, trafik sıkışıklığı veya gürültünün asıl kaynağı araçların öten kornalarını işitmiyordunuz. Jisung'a göre Venedik onun şehriydi, her yerde kanallar, köprüler, su içindeki evler ve rengarenk bir şehir onu resmen içine davet ediyordu. İşi ve ailesinden dolayı Milano'yu terk edemese de, ileride bu rüya gibi şehre yerleşmeyi çok isterdi Jisung.

Yavaştan karanlık çökerken evlerine dönen insanların aksine burası giderek kalabalıklaşıyordu. Rialto köprüsü, tam ortasındaki ışığını göle yansıtıyor, böylece etraf aydınlanarak gececi ziyaretçilerine beyaza bürünmüş haliyle bir davet gönderiyordu. Jisung'un olimpiyatlarından dolayı buraya uğramışlığı vardı ancak ne zaman gelse köprüden bir kez geçmeden eve dönemezdi. Köprü yükseklik korkusunu uyandıracak kadar sınırı aşmıyordu, ayrıca altında su vardı ve o bir yüzücüydü.

Jisung memnun kalsa da Minho, köprüde durmaktan hoşlanmışa benzemiyordu. Tabii Jisung yüzücüydü, bir endişesi elbet olmazdı ancak Minho hâlâ yüzmeyi bilmediğini dile getirmekten çekinirdi. Rialto'nun günümüze kadar tam 3 kez yıkıldığı aklına geldikçe titreyen bacakları onu taşıyamayacak duruma geliyordu. Onun belki de en büyük korkularından biri boğulmaktı.

Jisung mest olmuş şekilde şehri incelerken Minho'nun sorusunu duymadı bile. Sonradan kafasına dank etti. Dehşete düşmüş bir ifadeyle aşağı bakmaktan kaçınan Minho'ya dönerek " sık sık değil ancak birden fazla kez. Fırsat bulsam buraya taşınır ve her gün köprünün yolunu tercih ederim. Nasıl hoşuna gitmez anlamıyorum"

Minho alayla kahkaha attı ve Jisung'un koluna girdi. " beni böyle tutarsan daha az korkarım" dediğinde Jisung tek kaşını kaldırdı ve Minho bezgince "ah, bilmiyormuş gibi davranmayı kes"

Jisung omuz silkti ve " her şeyi bilemem, neden söylemeyi denemiyorsun?"

Jisung'un kendisiyle dalga geçmesiyle kaşlarını çatsa da Jisung kolunu itip geri çekilince gevşemişti. "hey, elimi tutmanı istememin neresi yanlış?"

Jisung korkarak tutunacak biri arayan Minho'yla gülümsememek için dudaklarını birbirine bastırdı. Minho bu yaşına gelmiş bir adam olsa da hâlâ çocuk gibi tavırlarından vazgeçmemişti ve Jisung'un amacı, Minho'yla birlikte olduğu bu sınırlı sürede ona biraz olsun bir şeyler öğretebilmekti.

" ben de sadece o boyunu aşan gururunu biraz arka plana atıp istediğim şeyi senin ağzından duymak istiyorum. Öpücük karşılığında yapmak ister misin veya köpekleri besledikleri şu-"

" pekâlâ, alay konun olmak istemiyorum. Evet, korkuyorum ve düşersek beni kurtarman için koluna sarılıyorum. Şimdi yüzme bilmediğim için beni gömebilirsin" Minho asık suratıyla yine triplere girse de Jisung onu böyle görmekten keyif almadığını söyleyemezdi. Onun yüzünün her bir noktasını öpmemek için zor dayanıyordu.

Minho tekrardan yanına gelip bir koala gibi koluna dolandığında Jisung onun saçlarını öptü ve "hiç büyümeyeceksin değil mi, içindeki o haylaz veleti hep orada saklayacaksın"

" Minho başını kaldırıp Jisung'a sevimli bir gülümseme verdi ve çenesini sevgilisinin omzuna yaslayarak göz temasını kesmedi. " öyle, bu sebeple benimle ilgilen. Küçük bir çocuğu beklemediğin bir anda gözden kaybedebilirsin, bunu istemiyorsan yanımdan ayrılma" diyerek Jisung'u göğsünden itekleyerek köprünün kenarına oturmasını sağladı. Bacaklarının arasına girip bedenlerini olabildiğince yapıştırdı ve Jisung'a yasladı kendini.

KÖR-MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin