>28<

197 28 34
                                    

"Seni yıllar sonra tekrar görmek açıkçası beni şaşırttı Lee Minho." Genç adam deri koltuğuna sırtını yasladı ve karşısında dikilen iki adamı baştan aşağı süzdü.

"Beni de öyle. O gece seni alt ettiğime beni inandırdın. Aklın fikrin bende sanıyordum." Minho önündeki bulundukları koca şirketin patronunun epey heybetli göründüğünü söyleyebilirdi. Karşısında dili tutulmuştu.

"Açık olmak gerekirse beni etkiledin ancak kafamı toparlamalıydım. Kendi ellerimle canımı sana teslim etmezdim." Bangchan ikiliye bir el işaretiyle oturmalarına müsaade etti.

İkili karşılıklı koltuklara yerleştiğinde Minho genç adamın şirketini bu kadar büyütebileceğini tahmin edemezdi. Baktıkça ne kadar emek verdiğini bir kez daha anlıyordu.

Demek o gece galip gelememiş, aksine Bangchan'ın daha da hırslanmasını sağlamıştı. Gecenin bu saati, sevgilisi evlerinde mışıl mışıl uyuyorken buraya gelmelerinin sebebi elbet önemliydi. Minho'nun ruhu bile duymazken Changbin yolculuk boyunca yeteri kadar açıklamıştı ona.

Felix aralarına sızan bir ajandı, her ne kadar görevini bir sorumluluk olarak bellemese de işin Bangchan'a dayandığı belliydi. Minho yıllar önce kendisini zehirlemeye kalkıştığında basit bir hamleyle bundan kurtulmuş, gerçek kimliğinden haberdar olduğu Minho'yu polise teslim etmek için kanıt toplamaya ihtiyaç duyuyordu.

Burada Felix devreye girmişti ancak işini pek ciddiye aldığı söylenemezdi. O zaten popülerdi, kovulsa bile onu görevlendirecek çok adam peşine takılırdı. Felix içinde gelse bırakın Minho'yu enselemeyi, aradığı parçayı bile kısa sürede bulup hayatını kurtarabilirdi. Ancak aklı Changbin'deydi, onu ikna edebilecek tek kişi oydu.

"Seni zehirleyeceğimi nereden anladın?" Minho o geceyi zihninde canlandırmakta zorlansa da epey gurur yaptığını söyleyebilirdi. Christopher Bangchan'ı öldürebildiği için çokça böbürlendiğini ve bunu bir başarı olarak gördüğünü çok iyi hatırlıyordu.

"Hadi ama Minho, beni yönlendirmeye ve sana itaat etmemi sağlamaya çalıştın. Ancak seninle buluştuğumda bunları üzerimde deneyeceğini zaten biliyordum. Seni ifşa etmek için akşam yemeğine davet ettim. İtiraf etmeliyim bir an senden etkilendim ancak zehri içkime kattığını gözlerimle gördüm. En azından bardakların yerini değiştirmem işe yaradı." Bangchan yüzüne yerleşen pis sırıtmayla Minho'nun içindeki adamı boğma isteğini arttırıyordu.

"Yine de küçük ajanın seni dinlemedi. Bu konuda başarısızsın." dedi Changbin karşısındaki adamı şaşırtarak. Bangchan'ın, Felix'i görevlendirirken iyi bir sonuca varacağına dair şüphesi yoktu, nasıl olur da kendini ele verirdi?

"Felix bana ihanet etmez." dedi kararlılıkla. Bir süredir kendisine hizmet eden Felix'e güveniyordu, onu bu zamana dek yüzüstü bırakmamıştı.

"Felix'i yeterince tanıyamamışsın demek. O kafasına eseni yapar ancak bana asla karşı gelmez." Changbin Felix'in her haline şahit olmuştu. Onun inadını yenebilen kimse olmamıştı, kendisi hariç. İşin içine Changbin girerse Felix için akan sular dururdu. Onun sözünü daima dinlerdi.

"Ona başarılı olduğu takdirde büyük bir rüşvet sundum ve bunu görmezden mi geldi?" Chan onay aldığında derince iç çekti ve şakaklarını ovuşturdu. Tek güvencesini de kaybettiğine göre tüm işi kendisi üstlenmek zorundaydı. "Pekâlâ, bu bir engel değil. İkinize tam burada öldürüp bahçeme gömsem kimin haberi olacak?" Chan'ın sözü bittiğinde ikilinin arkasında duran adamlarına işaret verdi.

Minho arkasındaki dev cüsseli adamlardan birinin boynunu sıktığını hissedince ürperdi. O birçok suç işlemiş ve masum insanların yaşama hakkını ihlal etmişti. Yıllarca hapis yatması ve cezasını çekmesi bile azdı, Chan onu öldürmek istemekle sonuna kadar haklıydı. Ancak Minho pişmandı ve bu adamın elinde ölmek ve bir kez daha yenilmek istemiyordu.

KÖR-MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin