Bölüm 14 - Ruh Pazarlığı

359 39 46
                                    

Dinlenmek çok iyi gelmişti. Onca inadıma değmemişti yani. Şimdi kendimi daha canlı ve zinde hissediyordum. Eski odamda uzun zamandır uyuyamadığım kadar daha iyi uyumuştum. Tabi bunda Arbuz'un rüyalarıma sızıp rahatsız etmemesinin de payı vardı mutlaka.

Arbuz'un evinin kapılarını tüm meleklere açtığına inanamıyordum. Birkaç tanesi için tolerans gösterebilirdi evet ama onlarcası. Elbette bunun altında başka bir anlam aramama neden olmamıştı. Bunu kabul etmesinin nedenini uzakta değil kendimde bulmam yeterliydi ama yine de güç meleklerini tehlikeye atacak bir durumla karşılaşmak istemiyordum.

Bana diz çökmüş bağlılığını vermiş bir Daimon böyle bir şey yapamazdı. Beni kaybetmek uğruna nefret ettiği melekleri tuzağına sürükler miydi? Hayır dedim bu saçma düşüncelerin kafamdan silinmesini ister gibi kafamı iki yana sallayarak. O gerçekten yardımcı olmak için elinden geleni yapıyordu beni kazanmak için savaşıyordu ve ne kadar ileri gitmesi gerekiyorsa gidecekti. Buna sevmediği melekleri evinde ağırlamak zorunda kalması da dahil. Bunları düşündüğüm için bile utanmam gerekirdi. Kaldı ki ben ona güveniyordum. Herkesten çok.

Mis gibi kokan çarşafların arasından zorlukla kalkıp meleklerin ne durumda olduğuna bakmam gerekiyordu. Onları uzun bir süre yalnız bırakmış olmalıydım. Yabancı oldukları bir yerde yabancı bir türün evindelerdi ve liderleri kendini uykuya teslim etmişti.

Umarım hepsi benim gibi bir süre odasında dinlenmiş ve bu durumu fark etmemiştir diye düşünerek odadan dışarı adım attım. Öncelikle Arel'i kontrol etmek üzere koridorun sonunda bulunan odasına doğru yürüdüm. Etrafı dinleyerek bir ses işitmek üzere bekledim fakat çıt çıkmıyordu. Melek kulaklarım için bile fazlaydı bu. Yavaşça kapının kolunu çevirerek açtım ve kapıdan yalnızca kafamı uzatarak yatağın olduğu yere baktım. Nira yatağın yanında duran bir koltuğun üzerinde oturuyordu. Beni görünce dikkatlice kalktı ve yanıma geldi.

Beni içeri almak yerine kapının dışarısına çıkardı ve kapıyı sessizce ardımızdan çekerek kısık sesle konuştu. "Nasılsın iyi uyuyabildin mi?"

"Ben iyiyim onu merak ettim nasıl ateşi düştü mü su işe yaradı mı?"

"Evet evet daha iyi yani en azından kontrol altında ve bağırıp çağırmıyor."

"Evet sanırım bu iyi bir gelişme değil mi?"

"Emin değilim Lal. Bu sadece olacak olanı mı geciktiriyor yoksa faydası mı oluyor bilmiyorum. Sadece...."dedi kısa bir an duraksadı "işe yaramasını diliyorum. Buranın ona iyi gelmesini istiyorum. O bir Daimon bunu atlatabilmeli."derken elimi sıkı sıkıya tutuyordu.

Evet o artık bir Daimon'dı. Onlardan biriydi. Eğer iyi olacaksa insan olmasının bir önemi yoktu. Değil mi? Bana göre öyleydi elbette. Peki Arel o da aynısını düşünüyor muydu? Bir cin olmak yerine insan olmayı mı tercih ederdi? Yoksa yaşamı mı seçerdi? Nefes aldığı sürece ne olduğunun bir önemi yoktu belki de. Zihnimde onu kurtarıp eski haline dönüştürmenin savaşını verdiğim günler sanki yakın bir zaman dilimine ait değildi. Şimdi nefes alması iyi olması benim için yeterliydi.

"Onu göreyim"diyerek kapıya yöneldiğim esnada Nira beni durdurdu.

"Bunu yapma Lal. O sana çok kızgın sana güç meleklerine tüm bu öfkesinin sebebi sizsiniz. Bence biraz uzak durun. En azından o kendine gelene kadar kadar."

Kendine gelecek miydi? Eskisi gibi arkadaşım olacak mıydı? Bana olan öfkesi ne zaman dinecekti? Ne kadar beklemem gerekecekti? "Bunu nasıl yapacağım peki Nira nasıl uzak duracağım? Onu kurtardığımı düşünürken tekrar tekrar yenildiğimi görmenin acısıyla ne kadar daha savaşacağım?" Sesim yenilmiş bir meleğin sesiydi.

Tesir III "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin