Dün gece uyur uyanıktım sayesinde. O şelaleden sonra tamamen değiştiğime emindi. Ölüp yeniden doğduktan sonra onun bende hissettirdiği tüm hislerin gittiğine. Gerçeği söyleseydim beni hiç bırakmayacaktı. Şimdi bile sık sık şansını deniyordu her fırsat bulduğunda.
'Peki bunun ne gibi faydası var sana' dedi karanlığım. Benimle oynamayı nede çok seviyordu. Bana değil ona faydası vardı. Ben akıl karışıklığıydım. O da benim için öyleydi ve bunun olması isteyeceğim son şeydi. Büyük bir savaş beni bekliyordu. Arel ölebilirdi ve onun peşinde olan Barın'da beni yakalamak istiyordu Alisa ve Alkar gibi. Birçok sorunum varken Gece'yle yaşadıklarım yaşayacaklarım fazlalıktı. Hem efsunlanmış bir aşık olduğumu bilmek bunu yaşanabilir kılmıyordu. Kaçmama sebep oluyordu.
'İstersen yaşanabilir belki de yaşanması gerekiyordur.' Hayır hayır... aklımı allak pullak etmene izin vermeyeceğim. Derhal geldiğin o karanlığa geri dön. Hemen şimdi dedim aynada gözlerimin içinde gezinen karanlığa hükmedercesine.
Odaya giren Işıl'ın kapıyı çaldığını duymamıştım. Sanırım çalmamıştı da aynadaki aksime bakarken muhtemelen deli olduğumu düşünüyordu. Saçlarımı düzeltiyor gibi yaptıktan sonra ona döndüm ve "günaydın"dedim.
Bakışlarından önce hisleriyle çevrelendim. Kızgınlıktan şaşkınlığa geçişi aniydi. Evet beni duymuştu ve deli olduğumu düşünüyordu. "Günaydın uyumamış gibisin" dedi.
"Sende benden farklı görünmüyorsun"dedim şişmiş gözlerini işaret ederek.
"İyi uyuyamıyorum."
"Biliyorum"dedim aklıma Arbuz'la yapmak istediği pazarlık geldi. Bunu onun yüzüne vurmayacaktım o bana söyleyene kadar ya da dertleşmek isteyene kadar. Gerçi bunu yapmayalı sanki yıllar olmuştu. Birbirimize yabancıydık artık. Böyle hissetmek istemiyordum. O benim kurtarıcı meleklerimden biriydi annemin de dediği gibi ve hep öyle kalsın istiyordum.
Gözlerim buğulanırken dolaba doğru gittim ve üzerime giyebileceğim rahat kıyafetler aradım. Eski elbiselerim olduğu gibi dolaptaydı. Ancak başkaları da vardı. Yeni kıyafetler... Melek kanatlarımı rahatça açabileceğim kıyafetler. Arbuz bu ayrıntıyı atlamamıştı. İçlerinden birkaçını alıp yatağa atarken Işıl konuşmaya başladı. "Arel daha iyi görünüyor cinler onun iyileşeceğini düşünüyor."
"Ama" dedim asıl söylemesini istediğim yere gelmesini sağlayarak.
"Ama bu ölmeyeceği anlamına gelmiyor. Her an daha kötü olabilir ve ben bir şey düşündüm." Ne düşündüğünü biliyordum ve bunu onun söylemesini bekliyordum. Kafamla evet der gibi onayladım onu cesaretlendirmek istedim. İşe yaramıştı. "Arbuz'a Arel'in hayatı karşılığında ruhumu sundum. Ancak o kabul etmedi."
Kafam öne eğildi ve nefes alıp verdim bu konuşmanın nereye gideceğini biliyordum. Heyecanı tavandı ve benden bir istekte bulunacaktı reddetmemden korktuğu bir istek. "Lal o sen ne istersen yapar bunu benim için sen istemelisin. Lütfen" dedi koluma dokunurken. Sıcaklığı tanıdık bakışları üzgün hareketleri yabancı. Neydik biz? Yabancılaşmış eski iki arkadaş mı?
"Yani onu ikna etmemi istiyorsun. Peki bunu kabul edeceğini nereden biliyorsun?" dedim. Çoktan kabul edeceğini bile bile.
O seni seviyor sen ne istersen onu yapar. Hem bu riskli değil kimse için. Kimseyi tehlikeye atmıyorum."dedi.
"Öyle mi kendini atıyorsun ama bu sayılmıyor mu?"
"Ben onu seviyorum Lal. Yerime kendini koy ve böyle bir şeyi Gece için yapmayacağını söyle."
Yapmazdım elbette. Eskiden bu kadar çok görev yüklenmemiş olsa aşkımın bir büyü olduğunu bilsem dahi yapardım ama yapmam gereken şey belliydi. Bu savaşı kazanmak böyle bir durumda nasıl isterdim ki? "Hayır yapmazdım Işıl. Daha doğrusu yapamazdım. Omuzlarımdaki yüklerin hesabını vermeden kimse için böyle bir şeyi isteyemezdim."
![](https://img.wattpad.com/cover/235395074-288-k473909.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesir III "Tamamlandı"
FantasyGece ve Akay liderliklerini yaptıkları meleklerle Arel'i arıyorlardı. Haftalardır onları görmüyordum ve bu yokluğun sonunda elime sevinebileceğim bir şeylerin geçmesi için dua ediyordum. Arel'i eskisi gibi sağ salim aramızda görmek istiyordum. Ama y...