Merhaba melekler,
Haydi bakalım yeni bölüme. Tüm enerjinizi buraya saklamanızı istemiş hepinizi zor sakinlestirmistim.🙃 şimdi güzelce okuyun. Yorumlara bekliyorum.
Sevgiler💕💕💕
***
Geçmişim tufan geleceğim ise kıyametti.Gözlerindeki son bakışla bedenim donmuştu, kanım donmuştu içim içim buz gibi soğumuştu. Son titreşimlerimde kaybolup gidinceye dek üzerine kapandım kanatlarımı da etrafımıza sararak geçilmez bir kalkan yaptım. Çünkü biliyordum ki acımı yaşamama izin vermeyeceklerdi. Biri çıkıp beni onun sıcacık göğsünden kollarından koparacaktı.
Hayır buna izin veremezdim. Aramıza kimsenin girmesine vedalaşmamı engellemesine izin veremezdim. Daha sıkı sarıldım artık bedeninden bedenime yayılan titreşimi çekimi o muhteşem tesirin yokluğu ile sımsıkı sarıldım. Ölümü beklemediğim, bilmediğim bir yarayı açığa çıkarmıştı bedenimin taa derinlerinden...
Kelimelerin sesleri olur muydu? Fısıltılardan yükselip koskoca haykırışlara döner miydi? Evet dönerdi tam anlamıyla şu an yaşadığım bunun tam karşılığıydı. Fısıltılarım koskoca naralara dönmüştü. Artık kimse kelimelerimi susturamazdı.
Ağlamak en olağan şeydi insanlar için. Bir tür rahatlamaydı aslında. Benim için kederden başka bir şey ifade etmiyordu. Kaybettiğimin acısını gözyaşlarım çıkarıyordu. İçimdeki tüm acıyı birer birer boşaltıyordu ama acıyı azaltmıyordu. Aksine katmer katmer katlıyordu.
Gizli sığınağımızdan yavaş yavaş doğrulduğumda tüm meleklerin ve Daimonların etrafımızı sardığını gördüm. Hepsinin yüzünde acı ve gözyaşı vardı. Uzun zamandır birlikte yaşadıkları, savaştıkları birçok şey paylaştıkları arkadaşlarını yitirmişlerdi.
Korkudan mı yoksa şoktan mı yanıma hiçbiri yaklaşamıyordu. Bilmiyordum. Herkes buz kesilmiş olduğu yerde duruyordu. Bu hikayenin böyle sona ereceğini hiç düşünmemiştim.
'Böyle sona ermek zorunda değil' diye fısıldadı karanlığım.
Kafam karıştı bir an. Ne yapabilirdim ki? Ellerimin altında son nefesini verdi ve ruhu öylece akıp gitti ellerimden. Bir an dediğim şeyle kendime geldim. Hayır dedim hayır gitmedi o burada. Kanın yeniden damarlarımda aktığını hissettim. Yüzüme yerleşen gülümsemem ve bakışlarımın keskinliği çıkış yolunu bulduğuma işaretti. Hiç tereddüt etmedim bir salise bile. Kılıcımı çıkarttım ve safir taşını okşayarak Geceyi kucakladığım gibi ışıklar saçarak kayboldum.
Kulaklarıma çalınan son ses "Lal bunu sakın yapma" diyen Nira'nındı. Ama geç kalmıştı ben kararımı vermiştim yapabileceği bir şey yoktu. Ne onun ne de bir başkasının...
Kasvetli havanın hükmü burada da sürüyordu. Her şey gözüme bu kadar gri bu kadar soğuk görünemezdi. Belki de onun ölümüyle tüm canlı renklerimi kaybetmiştim.
Dizlerimin üzerine çöküp kollarımda duran Gece'yi soğuk toprağa yatırdım nazikçe. Anında etrafıma dolan Daimon'lara "Arbuz'u çağırın hemen" diye bağırdım.
Daha hiçbiri kımıldayamadan Arbuz karşımda belirdi. "Eanqa sen iyi misin?"derken hemen önümde cansız bir şekilde yatan Gece'yi gördü. Benimle aynı hizaya gelerek üzerine doğru eğildi ve kanla kaplanmış göğsünü sildi. Açılmış olan koskoca yarık şimdi daha belirgin görünüyordu. Bana baktı ve "üzgünüm eanqa."dedi. Sesi de düşünceleri de sözcüklerini onaylar nitelikteydi. Ama ben bunu istemiyordum üzgün olması bir işime yaramazdı bana büyüsü lazımdı. Onu geri getirmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesir III "Tamamlandı"
FantasyGece ve Akay liderliklerini yaptıkları meleklerle Arel'i arıyorlardı. Haftalardır onları görmüyordum ve bu yokluğun sonunda elime sevinebileceğim bir şeylerin geçmesi için dua ediyordum. Arel'i eskisi gibi sağ salim aramızda görmek istiyordum. Ama y...