Merhaba melekler,
Yeni bölümümüz yeni kapağımızla birlikte geldi. Tam da böyle tatlı ve tesirli bir bölüme denk gelmesine ne dersiniz? Bölümle ilgili düşüncelerinizi yorumlara bekliyorum. İyi okumalar.
Sevgiler...
***
Konuşmalarımın beni azda olsa rahatlatması ya da bazı sorulara cevap bulabilmem gerekmiyor muydu? Şu anda kafamın içi tamamen bir kazan gibiydi. Oradan daha fazla soru işareti ile ayrılıyordum ve nereden başlayacağımı asla bilmiyordum. Koltuğun tepesinde karanlıkta sessizce oturmuş bana dediklerini düşünüyor çıkış yolu arıyordum. Yalnız...
'Unutma sen kibirli bir kaltaktın. Meleklerin hislerinin insanlar kadar güçlü olmadığını düşünürsek seninki çok ama çok fazlaydı. Bir insanın ki kadar.'demişti Elvin. Neden bir insan bedeninde doğmuştum. İnsanları korumak için bu savaşa katılmayı liderlik etmeyi ben istemiştim evet ama bunu insan bedeninde doğarak yapmam saçma değil miydi? Neydi bu gerçekten bana verilen bir ceza mı? Kibrimi yenmem için verilen bir ceza. Bu düşünce tüm bedenimin buz tutmasına sebep oldu. Sinir hücrelerim dahi donmuştu. Bu endişelerimi bir kenara atıp bir sonraki görüşmeyi düşündüm.
Şimdi kulaklarımda zihnimde uğuldayan Özgür'ün son sözleriydi. Peşimi bırakmayıp ben yok olana kadar savaşacaklardı. Bunu zaten biliyordum içime korku salanda bu değildi. Onun peşisıra gelen cümlelerdi. Kanatlarımın Seraphim olmamın melek olmamın hiçbir öneminin olmayacak olmasıydı. İşte beni deli gibi korkutan varsayım bunlardı. Hele ki Yüksek Melekler Kurulu'nun da arkamda olmayacağını bilmek tuzu biberi oluyordu.
Yaşadıklarım tam bir hezimet gibiydi. Kendimi şimdiden yenilmiş hissediyordum. Pes etmek üzereydim neredeyse. Ta ki içimdeki titreşim yeniden kıpırdanıp kalbimin atışını hızlandırırken. İşte bu kıpırtı beni aslıma döndürüyordu istemsizce. Tüm olumsuz düşüncelerimin anlamsızlığını saçmalığını bir tokat gibi vuruyordu yüzüme. Eğer bu tesir olmasaydı yalnızlığın, çaresizliğin çukurunda boğulup giderdim eminim. Ancak bu seferde ona karşı savunmasız kalıyordum, kendimi zorluyor ve zorlu bir savaşa giriyordum o yanımdayken.
Onunla baş başayken kuşatma altındaydım. Hem de her bir tarafımdan. Duvarlarımı yıkıp beni ele geçirmek için istikrarlı bir şekilde ilerliyordu. Acele etmiyordu yavaş yavaş planını uyguluyordu. Şu anda olduğu gibi. Peki yapabilecek miydi? Duvarlarımı yıkıp beni ele geçirecek miydi? Öyle sabırlıydı ki değil birkaç saat yıllarca beklemişti. Yüzden ne kadar bekleyeceği fark etmezdi ister yüzyıl ister binyıl. Sonunda zaferi vardı.
"Çok dalgın görünüyorsun iyi misin?" dedi Gece görüş alanıma girerken.
Gülümseyerek iyi olduğumu söylemeye hazırlanmıştım ama "hayır değilim" dedim. Ağzımdan çıkan sözcüklere şaşırmış bir halde kalırken bende nasıl böyle bir şeyi söylediğimin hayreti ile o anda kalakalmıştım. Yanıma otururken elini sırtıma koydu ve cayır cayır yandı dokunduğu yer.. Benim şaşkınlığımın yerini hızla kontrol güdüm ele alırken içimden bağıra bağıra ağlamak geliyordu. Onun kolları arasına sığınmak beni hiç bırakmaması için yalvarmak geliyordu. Şu anda ellerinin saçımda gezinmesine izin vermek, dudaklarının dudaklarıma dokunmasını istemek saçma mıydı? Kuşatma başlamıştı.
Yanıma oturması ve hala elini sırtımdan çekmemiş olması onu daha da çok arzulamama neden oluyordu. Eminim bunları hissettiğimi bilse benden önce davranır aklımdan geçenleri sırasıyla bir bir gerçekleştirirdi. Bunu biliyordum çünkü duyguları olağan gücüyle içime doğru akıyordu. Öyle güçlü ve arzu doluydu ki saflığı beni utandırıyordu. O anda kendimi bırakmayı o anın tadını yaşamayı istememe sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesir III "Tamamlandı"
FantasyGece ve Akay liderliklerini yaptıkları meleklerle Arel'i arıyorlardı. Haftalardır onları görmüyordum ve bu yokluğun sonunda elime sevinebileceğim bir şeylerin geçmesi için dua ediyordum. Arel'i eskisi gibi sağ salim aramızda görmek istiyordum. Ama y...