Bölüm 5 - Planlama

462 41 64
                                    

Onu bana getireceğini söyleyen bir cin ve bir melek vardı. Hatta koca bir melek ve cin ordusu. Şansa bakın ki bunlardan hiçbiri başarılı olamamıştı. Aksine bir de karşıma çıkmış artık Arel'in işe yaramayacağını, onu unutmam gerektiğini söylüyorlardı.

Her ölümünden sonra yeniden dünyaya gelen, içindeki tesir ve karanlıkla savaşarak ayakta kalmaya çalışan hepsinin duygularını sırtlanan bir Seraphim'e. Boşver gitsin diyorlardı. Küfür gibi.

Her yaşamımda koşa koşa bulduğum adamı Daimon oldu bana karşı bir silah oldu diye bir kenarda bırakacağımı düşünüyorlarsa eğer hepsi ahmaktı. Ölümüme giden yolda olsa onu kurtarmak bunu yapmaktan asla tereddüt etmeyecektim. Asla...

"Ne düşünüyorsun Lal" dedi Nira.

"Arel'i nasıl kurtaracağımızı?"

"Bunu gerçekten düşünüyor musun?"dedi Alp yeniden.

"Elbette düşünüyorum ve bu saçma soruyu duymamışım gibi yapıyorum. Şimdi bana olan her şeyi anlatın. Her şeyi bilmek istiyorum?"dedim.

Barın'ın sandığımdan da büyük bir ordusu vardı sonuçta o da soylu olan Daimonlardan biriydi. Alisa ve Alkar boşuna onu tercih etmemişlerdi. Hem gücünü hem ordusunu arkalarında istemişlerdi. İstedikleri gibi de olmuştu elleri oldukça güçlüydü.

'Sen daha güçlüsün' diye fısıldadı karanlığım. 'Hepsinden daha kuvvetlisin sadece bunun farkında değilsin henüz...'

Öyle miydim?

'Öylesin geçtiğin yolları yakıp yıkıyorsun.' Haklıydı dün gece yakmış yıkmıştım. Arbuz'un gözlerini üzerimde hissettim. Soru sorar gibi bana baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışır gibi. Korkma karanlığımdan destek alıyorum dedim zihnimden. Onunda arada bir alıp almadığını merak ederek.

"Barın'ın gücünü kaybettiğini biliyoruz az tehlikeli gibi görünebilir. Ancak bu sizi yanıltmasın çünkü Arel onun gücünü taşıyor ve zaten cinde onu silah gibi kullanıyor. Kendini tehlikeye atmadan akıllıca. Ama benim anlamadığım hala bunu nasıl yaptığı? İşte burası tam anlamıyla muamma."dedi Arbuz gerçekten buna şaşırdığını belli ediyordu.

"Daimon olduğuna emin miyiz? Belki de değildir. Sadece onun gücünü almıştır."dedim.

Akay "Kesinlikle Daimon'dı. Şeffaf cin kanatları, onlara has yeşil gözler, soğuğu andıran beyaz ten..."diye devam ettiği sırada gözleri Arbuz'la çakıştı. Bir süre o şekilde kaldı anladığım kadarıyla daha fazlasını da zihninden içmişti Arbuz her zamanki gibi.

"Sonra bana dönüp üzgünüm eanqa o bir Daimon."dedi. Sesindeki kararlılık bunun gerçekten de olduğuna beni ikna etmişti.

"Bunu düzeltmenin bir yolu vardır belki de?" Gözlerim ümitle Arbuz'un onaylamasını istiyordu. Bunun olabileceğine dair kalbim ufak bir umut istiyordu.

Kafasını iki yana sallaması kelimelerinin önemini dahi yitirtmişti zihnimde. "Bilmiyorum daha önce hiç duymadım. Aynı bir insanın Daimon'a döndüğünü duymadığım gibi."

Ama söyledikleri o anda kafamın içinde saklı birşeyleri uyandırmıştı. Daimon olması da muhtemel değildi ama oldu. Belki de yeniden eski haline dönebilir. İnsan olabilir. Evet bu imkan dahilindeydi ve umutlanmama sebepti.

Onu oradan derhal kurtarmalıydık. İyi bir planla. O kadar güçlüyken ve Barın'ın kuklasıyken bu nasıl olacaktı? Barın'ı öldürmek bir çözüm sunabilirdi. Tabi asıl iş Barın'a nasıl yaklaşacağımızdı.

"Mantıklı bu fikir işe yarayabilir."dedi Arbuz bana bakarak. Sonra yüzümüze soru işaretleriyle kitlenmiş olan melek ve Daimonlara dönerek "Lal'in bir çözümü var. Arel'e ulaşmak için öncelikle Barın'ı yok etmemiz gerektiğini düşünüyor. Böylece Arel'i etkisi altında tutamaz ve bize karşı koyamaz."

Tesir III "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin