Cemre telefonun diğer ucundan heyecanla bağırırken benim vermek istediğim tepkiyi vermiş oldu. "Sen ciddi misin? Gerçekten onun kim olduğunu buldun mu?"
Kalbim göğsüme sığmıyordu. Cemre'yi sakinleşmek için aramıştım fakat o benden daha çok heyecanlanmıştı. "Sanırım bayılacağım," dediğinde güldüm. Telefonumu hoparlöre alıp masanın üzerine bıraktım.
"Kimmiş peki?" diye sordu merak içinde.
Duraksadım. Önümdeki kâğıdın üzerine kaba taslak döktüğüm düşüncelerime baktım. "Önce kesinlikle o olduğundan emin olmam lazım."
"Şaka mı yapıyorsun? Söyle gitsin işte!"
Net bir sesle, "Cemre," diye uyardığımda abartıyla ofladı. "Aman iyi," dedi ama bu durumun hoşuna gitmediği belliydi. "Şimdi ne yapacaksın?"
"Tek tek her ihtimali düşüneceğim. O yüzden telefonu kapatmam gerek."
"Ne? Tüm hafta sonu bunu mu bekleyeceğim? Bir daha aramazsın ki sen beni," diye yakındığında kıkırdadım.
"Görüşürüz," dedim ve aramayı sonlandırıp telefonumu sessize aldım.
Gözlerimi sakince kapattım, başımı ellerimin arasına aldım. Aslında her şeyi dün çözmüştüm. Kafamdaki tüm soru işaretleri tek tek gitmişti ama diğer şüphelilerimden biri olmadığına emin olmam gerekliydi. Böyle bir konuda risk alamazdım.
Duvardaki saatin tik tak sesleri odamı doldururken başım ağrımaya başlamıştı. Atladığım bir şey olduğunu hissedebiliyor ancak onu bir türlü bulamıyordum.
Sabırsızlık ve sinirle yüzümü buruşturdum, masadan kalkıp içeride yürümeye başladım.
Atladığım bir şey var.
İlk mesajlaştığımız günler, Umut'la tanışmamız, Meriç'le ettiğim kavga, İlker'e ders çalıştırdığım zamanlar, İzmir gezisi...
Donakaldım.
İzmir gezisi.
Fark ettiğim detayla gözlerim ardına kadar açılırken dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım.
Her şey tam olarak düşündüğüm gibiydi.
Heyecandan kalbim sıkıştı, ellerim titriyordu. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde etrafımda döndüm. Salak gibi sırıtıyordum.
Saatin çok geç olmadığını görmemle üzerimi giyinmeye başladım. Bunu yarına bırakamazdım. Beyaz bir tişörtün altına yüksek belli pantolonumu giyip kot ceketimi de üzerime geçirdikten sonra odamdan çıktım. Annem banyoda çamaşır makinesini çalıştırıyordu.
"Benim acilen çıkmam lazım," dediğimde kaşları çatıldı.
"Akşam oluyor, Ekim."
"Biliyorum, önemli olmasa istemezdim. Hemen bir arkadaşımı görmem lazım. Bisikletle gidip gelirim."
Annem çamaşır makinesinin kapağını kapatıp ayağa kalkarken yorgun bir nefes aldı. "Bu kadar acil olan ne? Yarın cumartesi. Yarın gitsen olmuyor mu?"
Tatlı tatlı gülümsedim. "Önümüzdeki iki hafta market alışverişlerini ben yaparım."
Markete gitmekten nefret eden bir anneniz olduğunda onu ikna etmek daha kolay oluyordu. "İyi," demesiyle sevinçle yanından uzaklaştım. Arkamdan, "Geç kalma!" diye bağırdı. Başımı aşağı yukarı sallayıp acele adımlarla evden ayrıldım.
Evinin yakınlarda olduğunu bilsem de tam olarak nerede oturduğunu bilmiyordum. Bu yüzden birini aramam gerekti.
Telefonu kapatmamla bisikleti sürmeye başladım. Güneş batıyor, hızla geçtiğim yollardaki yapraklar hışırdıyordu. Heyecanım dinmek bilmezken yanılıyor olabileceğim ihtimalini aklıma getirmemeye çalıştım. Bunun yerine her şeyi anladığımı gördüğünde nasıl bir tepki vereceğini merak ettim. Kim olduğunu bulabileceğime hiçbir zaman inanmamıştı ancak bunu başarmıştım.
Birkaç dakika sonra uyuşmuş ellerimi bisikletimden çekip önümde uzanan müstakil eve baktım. Hiçbir şey düşünmedim, düşünürsem vazgeçerdim. Yalnızca birkaç adım öne çıkıp zile bastım.
Hislerimi ona itiraf etmediğim sürece bana kim olduğunu söylemeyecekti. Artık beklemek değil, onunla olmak istiyordum.
Kapı aralandığı an kıvırcık saçların ve iri gözlerin sahibiyle karşılaştım. Umut hayretler içerisinde bana bakarken gülümseyerek kollarımı boynuna doladım.
"Seni seviyorum, 0547******* numaralı çocuk."
🍁
Hadi gözünüz aydın wxşwmxşwmx
Tahmin edenleri tebrik ediyorum edemeyenlerin de sonuçtan mutlu olmadığını sanmıyorum. Malum Umut bu... Onu sevmemek mümkün değil gibi geliyor.
Artık anonimi de öğrendiğinize göre kitabın en güzel kısımları başlıyor! ^^
![](https://img.wattpad.com/cover/229174311-288-k212947.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLARDAN EKİM | Texting
Fiksi Remaja0547*******: Belki bir yol vardır. 0547*******: Kalbine giden. © 2021 | Nislek