Sınav haftasını güç bela atlatmıştık, günlerden cumartesiydi. Konuştuğumuz gibi o çok sevdiği filmi benimle izleyebilmesi için onlara gelmiştim. Umut ellerini belinin iki yanına yerleştirmiş, çatık kaşlarla ocaktaki tencereye bakıyordu.
"Ne yani şimdi bu mısırlar patlayacak mı?"
Güldüm. "Evet. Gayet basit, gördün mü?"
"Henüz bir şey görmedim. Hâlâ patlamadılar."
Tencerenin içindeki mısırlara kısa bir bakış attım. "İlk kez patlamış mısır yemiyorsun değil mi?"
"Hayır," dedi ama ses tonu bir tuhaflık sezmeme sebep oldu. Kalçamı tezgâha yaslayıp önüne düşen kıvırcık saçlarından görebildiğim kadarıyla gözlerine baktım. "Uzun zamandır mısır yemiyorum," dedi. "Küçükken yerdim ama o zamanlar da yapılışını hiç izlememiştim."
"Şaka yapıyor olmalısın."
"Patlarken çıkardıkları sesten korkuyordum, tamam mı?" diye itiraf ettiğinde böyle bir şey diyeceğini asla beklemediğimden kahkahalarla güldüm. Oflayarak başını iki yana salladı ama beni gülerken izlemeyi de ihmal etmedi.
"Meriç de küçükken elektrik süpürgesinden korkardı. Annesi ne zaman evde süpürge açsa koşa koşa bizim eve gelirdi. Bunu bile anlayabiliyorum ama patlamış mısır? Harbi mi diyorsun?"
Kahkahalarım mutfağı doldurdu. "Çocuktum Ekim!" dedi. "Senin hiç çocukken korktuğun saçma bir şey yok mu?"
"Hayır. Ben gayet normal bir çocuktum."
Alayla, "Emin misin?" diye sorduğunda gülümsemem hızla silindi. Gözlerim panikle irileşti, Meriç'in ona neyi söylemiş olabileceğini düşündüm ama hiçbir zaman çenesini tutabilen biri olmamıştı.
Yutkunarak başımı salladım, gülmesini durdurmak için dudaklarını birbirine bastırdı. "Amcan..."
"Hayır!" diye bağırdığımda başını geriye yatırıp acımasızca güldü.
"Herkes seni küçükken hep amcana benzetiyormuş," dedi.
"Tamam, yeter bu kadar!"
"Amcan kelmiş..."
"Umut!"
"Sen de o yüzden büyüyünce amcan gibi kel olacaksın diye korkuyormuşsun."
Ellerimi iki yana açtım. "Saçlarımı sevdiğim için beni suçlayamazsın."
"Dahası," dedi gülmekten nefes nefese kalmış bir vaziyette. "Kelini görmemek için amcanın yüzüne bakamıyormuşsun."
"Neden bu kadar güldün bilmiyorum," diye mırıldandım bakışlarımı ondan ayırırken.
"Çünkü amcanla beraber çekilmiş bir küçüklük fotoğrafını gördüm."
Sakin kalmak için gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Meriç'i öldüreceğim," dedim sıktığım dişlerimin arasından.
"Sen amcanın dizinde oturuyorsun ve ağlamaklı gözlerle kameraya bakıyorsun." Eşofmanının cebinden telefonuna ulaştı, galerisine girdiğinde kaşlarımı olabildiğince çattım. "Fotoğrafı biliyorum. Oradaki benim," dedim ama çoktan fotoğrafı açmıştı.
Şimdiki haline göre daha açık renk olan saçlarım iki yandan örülmüştü. Alt dudağım bükük bir şekilde dolmuş gözlerle kameraya bakıyordum ve her ne kadar kabul etmek istemesem de yüzümün aldığı hâl komikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLARDAN EKİM | Texting
Teen Fiction0547*******: Belki bir yol vardır. 0547*******: Kalbine giden. © 2021 | Nislek