"Ben bu anlattıklarına inanamıyorum." Dedi Hope. "Yani annen yaşıyor ve şimdi yukarıda. Melez cadı olduğunu sanıyordun ama aslında üç soy kan cadısısın ve baban Vampir Owen. O zaman Hannah'ta kardeşin."
Larissa'nın ona anlattıklarını tekrar edip emin olmaya çalıştı. Oturduğu yerde konuşmanın hararetiyle bir ileri gelip bir geri gidiyordu.
"Evet, ve fazlası da var. Annemi zindana Freya kitlemiş. Benim Melez olduğumu sandığı için. Ayrıca Sophia'nın araştırmasına göre, buradaki cadıların ömürlerini kendisi ve Arthur için çalıyormuş. Bu saklanan kitaplarda cadıların ömürlerini iki yüzden fazla olduğuna dair bilgiler de varmış. Bu yüzden onları kaldırmış."
"Peki şimdi ne olacak Larissa? Eğer sen tüm ırkların Kraliçesiysen, onu indirip yerine mi geçeceksin?"
Larissa da ne yapacağını bilmiyordu. Şu an tek düşündüğü Robert ve Freya'nın foyasını ortaya çıkarmaktı. Bir de Vapmir Kralı öldürmesi vardı tabi.
"Ben Kraliçe olmayı istemiyorum Hope."
Hope hafifçe gülüp elini tuttu. "Sana daha önce Kraliçelik kaderinde var demiştim. Aslında Arthur ve Robert'la olan durum için söylediğim bir benzetmeydi. Söylerken bu kadar haklı olacağımı bilmiyordum. Bence sen çok iyi bir Kraliçe olacaksın."
Larissa ayağa kalktı. "Ne olursa olsun yanımda mısın Hope?"
Hope ayağa kalkıp, kılıç dövmesinin olduğu elini uzattı. Larissa'da da aynısı vardı. O da olan elini yanına koydu.
"Biz bunları boşuna yaptırmadık. Sen beni kurtarmak için ölümü göze aldın. Tabi ki yanındayım kardeşim." Deyip ona sarıldı. Larissa kendini biraz daha güçlü hissetti.
Yukarı annesinin yanına çıktı. Kapının yanına gelince içeriden gelen sesi duydu. Annesi birisine Freya'nın yaptıklarını anlatıyordu. Onun yaşadığını yeni öğrenen Hope ile yanlızca onu kurtaran Sophia biliyordu. Onlarda durumdan haberdardı. Hızla kapıyı açıp içeri girdi. Annesinin sırtı ona dönüktü. Kapının sesini duyunca yüzünü döndü. Ama Larissa onun karşısında oturan Robert'ı gördü.
Kalbi yerinden çıkacaktı. Buraya geldiğine göre onu suçlamıyordu. Ya da daha kötüsü, belki de bu yüzden gelmişti. Robert sandalyeden kalkıp ona sarılınca, Larissa'nın tüm şüphesi kayboldu. Göz yaşlarını tutamadı.
"Robert ben çok üzgünüm..."
"Şşşt. Tamam geçti." Yüzünü ellerinin arasına alıp saçlarını okşadı. "Beni kurtarmaya çalıştığını biliyorum."
"Yine de onu öldürmemliydim. Başka şekilde durdurmalıydım. Ben bir anda ne yapacağımı bilemedim."
"Merak etme. Biliyorum."
"Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsun Robert?" Dedi Victoria.
Larissa annesinin onları izlediğini fark edince bir adım geri çekilmek istedi ama Robert izin vermedi. Elini Larissa'nın omuzuna atıp kendine çekti.
"Owen şimdilik saklamamız gerektiğini söyledi. Önce ölümüne başka bir bahane bulmamız sonra da bana bağlılık yemini ettirip tahta geçirmeyi düşünüyor. Ama ölümünü nasıl açıklayacağız bilmiyorum." Larissa'ya baktı. "Stella ne yazık ki olanları anlamak istemiyor. Ve babamı Larissa'nın öldürdüğünü biliyor. Önce onu ikna etmemiz gerek."
"Benden nefret ediyor." Dedi Larissa.
Victoria ayağa kalıp kızını kollarına aldı. "Sen sevdiğin adamı korumak istedin ayrıca onun abisi koruduğun kişi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK VADİ
FantasyBeş yüz yıl süren bir dostluk bozuldu. İki ırk arasına koca görünmez bir duvar örüldü. Bölge sınırını çığneyen yakalayan kişi tarafından öldürülecekti. Larissa arkadaşı ölmesin diye bu tehlikeyi göze aldı. Yakalanması sadece ölüm tehlikesi değil dah...