"Bunu nasıl yaparlar ya, bunca yıl sonra duvar yeniden açılmışken." Dedi Hope, Larissa'nın anlatıklarına şaşırarak.
Larissa omuz silkti. "Yanlış anlamışlar işte." Dedi.
"Larissa, yanlış anladılar deyip geçemezsin. Sana saldırmışlar, canını yakabilirlerdi." Dedi Hope, arkadaşı için endişelenerek.
Ama sonra bakışları Larissa'nın arkasına kaydı, gözleri kocaman oldu. Larissa onun neye baktığını görmek için arkasını döndü. Kapkara gözleriyle, Arthur onlara bakıyordu. Larissa duymamış olması için dua etti.
"Sana saldırdılar mı?!" Dedi öfkeyle.
Larissa yemek yedikleri masadan kalkıp, Arthur'un yanına gitti.
"Önemli bir şey değil Arthur. Ben hallettim."
"Ne demek önemli değil Larissa. Ben buna izin veremem. Hemen annemle konuşacağım. Oraya artık gitmeyeceksin." Dedi.
Larissa daha onu durduramadan Arthur gitmişti. Sinirle Hope'a döndü.
"Neden söylemedin orada olduğunu?"
"Bir anda geldi, geç fark ettim." Dedi kendini savunarak.
Birkaç saat sonra Kraliçe Freya, Larissa'yı çağırttı. Larissa, taht odasına girdiğin de Kraliçe tahtında oturuyordu. Arthur tahta çıkan basamakların önünde bekliyordu. Larissa da oraya gelip, bekledi. Arthur hala sinirli görünüyordu.
"Bugün vadide neler oldu Larissa?" Dedi Kraliçe, otoriter ses tonuyla.
"Büyütülecek bir şey değil, Kraliçem. Küçük bir sürtüşme." Dedi Larissa.
Arthur öfkeyle ona döndü. "Küçük mü? Sana saldırmışlar Larissa." Dedi.
"Arthur! Sen karışma." Dedi Kraliçe. Tekrar Larissa'ya döndü. "Doğrusunu anlat Larissa." Dedi. Sesi Larissa'ya çok yumuşak gelmişti.
Zaten yalan söylemek istemiyordu. Ama olayları biraz yumuşatarak anlatmanın yalan olmayacağını düşündü.
"Ufak bir yanlış anlaşılma oldu. Üç dişi vampir bana saldırmak istedi. Ben buna izin vermedim. Sonra da Prenses Stella gelip, onları durdurdu. Önemli bir durum değil." Dedi yine.
Arthur daha çok öfkelendi. "Ne demek önemli değil? Canını yakabilirlerdi. Oraya bir daha gitmene izin vermiyorum." Deyince Larissa şaşkına dönüp ona baktı.
"Arthur. Ben tahtan henüz çekilmedim. Yani emirleri hala ben veriyorum. Şimdi çık. Ben Larissa ile yanlız konuşacağım." Dedi.
"Ama anne." Dedi Arthur ama, Kraliçe iki parmağını sallayıp gitmesini işaret etti.
Hızla gitti. Taht odasının kapısının kapanma sesi duvarlarda yankılandı. Kraliçe tahtından kalkıp, basamakları inip, Larissa'nın önünde durdu.
"Gerçekten önemli bir mesele değil Kraliçem. Lütfen oraya gitmemi yasaklamayın." Dedi Larissa korkarak.
Kraliçe güldü. "En ufak tartışmalarda, kavgalarda yasak ya da ceza verseydik. Yüz yıl önce değil. Burası ilk kurulduğu gün örülürdü o duvar." Dedi. Larissa rahatlamıştı. Kraliçe tam karşısına geçip ona gülerek baktı. "Sen Arthur'a bakma. O biraz fevri davranıyor. Özellikle konu sen olunca." Dedi gülümsemesi büyüdü.
"Biliyorum. O benim için de önemli." Dedi Larissa aynı şekilde gülerek karşılık verdi.
"Larissa, Annen ölünce seni onunla birlikte ben büyüttüm. Kardeş gibi büyüdünüz, ama kardeş değilsiniz." Deyip, Larissa'yı süzdü. Larissa, Kraliçe'nin ne söylemek istediğini anlamadı. "Ben senin Arthur'la evlenmeni istiyorum." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK VADİ
FantasíaBeş yüz yıl süren bir dostluk bozuldu. İki ırk arasına koca görünmez bir duvar örüldü. Bölge sınırını çığneyen yakalayan kişi tarafından öldürülecekti. Larissa arkadaşı ölmesin diye bu tehlikeyi göze aldı. Yakalanması sadece ölüm tehlikesi değil dah...