Tehdit.

2.9K 261 31
                                    

    Elindeki küçük şişelere hazırladığı iksirleri doldurdu. Büyük heybe tipindeki siyah çantaya dikkatle koydu hepsini. Oraya gitmeyi bu gün hiç istemiyordu. Dün onu açık açık uyarmışlardı.

   Zaten bunun olması mümkün değildi. Ama Larissa, Robert'ın nişanlı olduğunu öğrenince içinde bir şeylerin sızladığını hissetti. Peki öyleyse niye bana yaklaştı? diye düşündü. Ama o değil Larissa ona yaklaşmıştı. Bunu hatırlayınca suratı düştü.

   Çantayı omuzuna asıp, köyün içinden geçip, vadiye doğru yürüdü. Önüne geldiğinde Arthur'u gördü.

   "Günaydın. Bende seni bekliyordum."

   "Beni mi? Neden?" Dedi Larissa. Arthur'a da vadiye geçiş yasak diye biliyordu.

    "Talimlerin nerde yapılacağını, nasıl başlayacağımızı görüşmek için gönderdi beni Kraliçe."

   Arthur yine Kraliyet kimliğine bürünmüştü. Bu tarz işlerde, asla Kraliçe'ye yanında olsun olmasın, anne demezdi. Larissa onun bu davranışını çok hoş buluyordu. İki durumu birbirine karıştırıymıyordu. O iyi bir Kral olacaktı.

   Kral deyince aklına Robert geldi, sonra Stella, Charles ve Dustin. Arthur'a gülümsemeye çalıştı. Birlikte vadinin yolunu tuttular.

         🌱 

   Arthur, şatoya. Larissa yine ahırlarında bulunduğu mera'ya gitti. Hayvanlarla ilgilenen bir vampirin eline iksir şişelerini verdi.

   "Bunları meradaki çimenleri suladığınız suya karıştırın. Otları hem bollaştıracak hem de hayvanların daha güçlü ve kanlı olmasını sağlayacak." Dedi. Adam eline şişeleri alıp gülümsedi.

   "Ne kadar koymamız lazım."

   "Hepsinden bir ölçek koyabilirsiniz? On gün yetecek kadar var. Ama bu süre içerisinde onlardan hiçbirine dokunmayın." Deyince vampir ona kaşlarını çatıp baktı.

   "O zamana kadar ne yapacağız?" Dedi, tereddütle.

   "Kraliçe Freya ile görüştüm. Bizim sürülerimizin yarısı buraya gönderilecek. Bolca var." Elini yumruk yaptı. Tekrar açtığın da elinde bir kağıt vardı. "Burada da hayvanlara yedirmeniz gereken bazı otlar var. Bazıları köyde yetişiyor. Ama size yasak yok köye giriş için, birkaç adam yollatıp ıstediğiniz kadar toplayın." Deyip kağıdı ona verdi.

   Adam kağıdı alıp bir anda yere diz çöktü. Larissa adamın ne yaptığını anlayamadı.

   "Kalkabilirsin." Robert'ın sert sesi arkasından gelince oraya döndü.

   Larissa'ya gülerek yaklaşmaya başladı. Larissa da ona gülmek istedi. Güldü de ama çabucak geçti. Adam reveransını tamamlayıp uzaklaştı.

   "Demek bizim için Kraliçe ile görüştün. Sürülerin yarısını istedin." Deyip önünde durdu.

   "Olması gereken neyse onu yapıyorum." Dedi düz bir sesle.

   Yanından geçip, ahırlara doğru yürümeye başladı. Robert ne olduğunu anlayamadan baktı. Dün Larissa'yı bıraktığında araları gayet iyiydi, şimdi ise buz gibiydi. Peşinden ahırlara doğru gitti. Buraya onun geleceğini bilerek gelmişti. İçeri girdiğinde Larissa dünkü yanına gelen kuzuyu seviyordu.

   "Çok sevdin sen bu kuzuyu." Dedi yanına eğilip. Larissa o yanına gelince yine suratını düşürmüştü. "Larissa, sorun ne?" Deyince gümüş grisi gözleriyle Robert'a baktı.

   Kardeşin, arkadaşların senden uzak durma mı istediler demek istedi bir an. Ama vazgeçti. Şikâyet edilecek bir durum değildi. Zaten doğru söylüyorlardı, niye, ne için şikayet edecekti ki?

YASAK VADİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin