♧ ♧ ♧
" Gelmek mi istiyorsun? "
Annemin uzun zamandır bir şeye bu kadar şaşırdığını görmemiştim. Çünkü yüz mimiklerini fazlaca kullanmanın insanı hemen yaşlandıracağına inanıyordu. Annemin, yaşına pekte uygun olmayan bir şekilde, mükemmel bir fiziği, dolgun dudakları, düzgün burnu ve herkesin hayali olan sivri yapılı bir çenesini vardı. Okula ne zaman çağırılsa (!) herkesin dibi düşer, kimse onun benim annem olduğuna inanmazdı.
" Ne var bunda? " Hazırladığı kahvaltı masasına otururken bir yanda da tepkisini ölçüyordum. Gözlerinde ki korkunun kör olsam bile kokusunu alabilecek kadar büyük olması beni fazlasıyla eğlendirmişti. Bir şey yapacağımı hissediyor olmalıydı. Çünkü hayatımda ilk defa onu ikiletmeden söylediğini kabul etmiştim.
Sandalyeye kurulduğumda her zaman ki gibi bacaklarımı kendime çekerek çenemi dizlerime dayadım. Hiçbir zaman o masaya oturmadan yemeğe başlamazdım bu yüzden yemek çubuklarını tabağın kenarında ritim tutmaya devam ediyordum.
" Çubukları tabağa vurmayı kes. " Bana arkası dönük bir şekilde tezgahta birkaç şey daha yaptıktan sonra nihayet masaya oturdu.
" Yemek saat kaçta? " Kaseme doldurduğum az miktarda ki pilavı kaşıklamaya başlamadan önce sordum.
" Yani, gerçekten geliyorsun? " Tek kaşı yukarda bir şekilde şüpheyle beni süzüyordu.
" Geliyorum dedim ya. Nasıl insanlar görmek istiyorum. " Ağzım doluyken anlaşılır bir şekilde konuşmak cidden zor olmuştu.
" Bu demek oluyor ki- "
" Hayır, hala senin çocuklu bir adamla görüşmene karşıyım. " Ona dün gece yaşadığım saçma geceyi elbette ki anlatmamıştım. Ne evleneceğinden haberi olduğumu biliyordu ne de 5 tane erkek kardeşim olacağından. Hiçbir şeyi bilmiyormuş gibi davranarak onun bu gergin halini izlemek epey zevkliydi.
" Ahn Miryo! " Yine ciddi tavrını takınınca sonu gelmeyecek olan bir konuşmaya başlayacağını tahmin etmiştim.
" Yanımda birini getirmeme izin var mı? " Kasemdeki tüm pilavı bitirerek kaşığı içine bıraktım seslice.
" Kim Jongin? "
" Sence? "
Jongin'den başka kimi getirebilirdim ki yanımda?
•°•°•°•°•°•°
" Bu nasıl? " Bu sıcak havada her tarafı kapalı kocaman bir alışveriş merkezine tıkılıp kalmıştık ne yazık ki.
" Fazla iddialı. " Jongin'in elinde tuttuğu kırmızı deri elbiseyi elime alarak incelemeye başladım. Ayrıca fazlada kısaydı ve arkası transparandı. Bu kadar açık bir şey giyersem, yaptığım planı bile unutabilirdim. İnsan bunun için aptallaşırdı bir kere. Fakat bir yanım bunu giyip öyle çıkmak istiyordu hepsinin karşısına.
" Bak, yaptığımız plana göre bir şeyler giymelisin. "
" Kırmızı bir elbiseyle cici kız nasıl olunur kitabı falan mı yazmaya başlayacaksın acaba? Denek olarak da sanırım ben kullanılıyorum? "
Jongin, mağazada ki tüm kızların ilgi odağı olmaya devam ederek akşam için bana uygun olan bir kıyafet bulmaya çalışıyordu. Aslında buluşmak için sözleştiğimizde aklımızda böyle bir şey yoktu. Son anda Jongin'in planlarına dahil oldu. Dolabımda da ki tüm kıyafetler kesinlikle akşam ki imajım için uygun değildi. Bu günlük cici kız olup tüm ilgiyi üzerime toplamalıydım. Bugün annesinin kızıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
She is a Rainbow. / OMS / (✓)
FanfictionBu hikaye geçmişini hatırlamak isteyen urbach-wiethe hastası bir kız ve etrafında ona yardım etmek isteyen gizemli bir genç ve üvey erkek kardeşlerinin hikayesi. Kapak için Dal-ui'ye çok teşekkür ediyorum ♡ Storyby.aynurdemir ♧ Her hakkı saklıdır. ¥