♧ ♧ ♧
" Annem neden intihar etti? "
Minseok kardeşini gerisinde bırakmadan önce kulaklarına ulaşan çaresiz sözlerdi bunlar. Ona gerçeği nasıl söyleyebilirdi ki? Bunun imkanı yoktu. Kendi gibi kardeşlerinin de babalarından nefret etmesini istemiyordu aslında.
Hepsini karşısına alıp, babasını çoktan hiçe saymıştı kesinlikle onu düşünmüyordu, her şeyi birer birer onlara anlatabilmenin kolay bir yolu yoktu. Bunu düşünemiyordu bile. Zaten annelerini kaybetmişlerdi, birde bunun üzerine babaları eklenirse bununla nasıl baş edeceklerinin tek bir yolunu bile bilemiyordu.
Ama bir anlaşma yapmıştı bile. Seo Junghoo ile. O annesinin ölümüne neden olan kadın Ahn Kahi'den intikam alacak, Junghoo ise Ahn Taehyun'un, yani Miryo'nun babasının ölümüne neden olanları cezalandıracaktı. Ve bunun arkasında kesinlikle babasının da payı vardı. Fakat artık onu umursamıyordu bile. Ölen eşinin ardından tek damla göz yaşı dökmeyen pislik herifin tekiydi.
Minseok önüne gelen ağaç dalına sertçe vurarak, ormanlık alandan tamamen çıkıp yeniden sahile indiğin de gözleri ilk saniyesinde hala aynı şekilde oturmaya devam eden Miryo ve yanına oturmak için hamle yapan Junghoo'ya kaymıştı.
Junghoo'nun ona hastane kayıtlarını almada yardım ettiği gün anlattığı Sevdiği adam olabilir miydi? Ahn Miryo'nun sevdiği adam Seo Jung Hoo muydu?
Kesinlikle hatırlamalıydı.
Ahn Miryo annesinin nasıl bir insan olduğunu hatırlamalıydı.
Babasına neler olduğunu hatırlamalıydı.
Seo Junghoo'nun ailesine neler olduğunu hatırlamalıydı.
》》》FLASHBACK, Nikahtan birkaç AY önce;
Kim Minseok, yine her zaman ki gibi gece atıştırmalığı aramak için günlerini tek başına geçirdiği odasından çıkarak mutfağa doğru yöneldi, merdivenleri dikkatli bir şekilde inerken. Kendi odasından başka bir yerin ışıkları açık değildi.
İkizler ve Baekhyun, Tao'nun basket maçında ki son galibiyetini kutlamak üzere kuzenlerin de kalacaklardı. Chanyeol ise tam olarak emin olamasa da yine bilardo oynamak için bir yerlere takılmıştı. Ve babası... Yine bir iş seyehatindeydi.
Yani Kim Minseok geceyi tek başına geçirecekti, aman ne güzel!
Artık yerini ezberlediği dolaba doğru ışığı açmadan yürüyerek kapaklarını açtı. Yarısı yenmiş birkaç dilim pizzadan başka pek birşey kalmamıştı. En kısa sürede çocukları markete yönlendirmeyi aklının bir köşesine yazmayı unutmadan aç karnını sağlıklı yiyeceklerle beslemeyi bir köşeye bırakarak kapağı kapattı. Lavabonun altında ki çekmeceye her zaman sakladığı cips paketlerinden birini alıp buzluktan birde biraz çıkardı.
" Parti başlasın! "
Kendi kendine mırıldanarak, yalın ayak merdivenlere doğru yürümeye devam ederken koridorun sonunda ki, babasının çalışma odasından gelen tıkırtılar onu olduğu yere sabitlemeye yetmişti.
Aklına gelen ilk düşünce tabiki hırsız olmuştu.
Minseok kardeşlerine göre daha cesur bir yapıya sahip olduğu için atıştırmalıklarını bir köşeye koyup babasının imzalı beyzbol sopasının en son nerede olduğunu hatırlamaya çalışmakla uğraştı bir süre.
Her zaman akla ilk gelen şey beyzbol sopasını olurdu fakat Minseok onu aramakla uğraşmak istemeyerek şöminenin önünde ki demir çubuğu kaptığı gibi sessiz adımlarla uzun koridor boyunca yürüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
She is a Rainbow. / OMS / (✓)
FanfictionBu hikaye geçmişini hatırlamak isteyen urbach-wiethe hastası bir kız ve etrafında ona yardım etmek isteyen gizemli bir genç ve üvey erkek kardeşlerinin hikayesi. Kapak için Dal-ui'ye çok teşekkür ediyorum ♡ Storyby.aynurdemir ♧ Her hakkı saklıdır. ¥