♧ ♧ ♧
Hastaneden çıkalı yaklaşık 3 saat olmuştu. Tüm gece o lanet rahatsız hastane yatağında uyuduğum için, ki bunun hesabını Wu Yi Fan'dan daha sonra çıkaracaktım, gözüme bir türlü uyku girmiyordu. Beni yeniden geri getirmiş, hatta getirmekle kalmamış, tüm gece beni bekleyip uyumamasına rağmen, şuan da benim için mutfakta kahvaltı hazırlıyordu.
Neden benim için bu kadar uğraşıyordu? Neden bana karşı bu kadar iyiydi? Ben ona karşı bu kadar iğrenç şekilde davranırken peşimden ayrılmayıp, sürekli iyiliğimi düşündüğünü söylüyordu. O bana böyle davranırken, benim ona davranış şeklim aklıma gelince kendime kızıyordum. Bu tuhaftı. Bende uyandırdığı his başkaydı ve bunun adını bir türlü bulamıyordum. Ve bulmakta istemiyordum.
" Köri kokusu alıyorum. "
Baekhyun, sabahın köründe uyanan ilk asalak olarak üzerinde ki pijamalarla birlikte yarı uykulu bir şekilde mutfağa girdi. Köpek yavrusu gibi koklaya koklaya Yifan'ın yanına doğru giderken, Mutluydu. Ta ki gözlerini açıp benimle karşılaşana kadar. Yüzünde ki gülümseme aniden solarak, yerini kızgın bir ifadeye bıraktı.
" Geri dönmüşsün. "
Tek kaşı havada bir şekilde, kollarını masaya dayadıktan sonra oturdu.
" Konuşmaya başlamışsın. "
Bende aynı şekilde tek kaşımı kaldırarak oturma şeklimi bozmadan ona bakmaya devam ettim. Öfkeden kırmızılaşmaya başlamış suratı eğlenmeme neden oluyordu her defasında.
" Ne olduda bu hale geldin? "
Öfkesini bir kenara bırakarak ciddi bir şekilde konuşmaya başlayınca biraz olsun saşırmama neden oldu. Fakat başka birşeyle ilgilenmeye çalışarak sorusundan kaçınmaya çalıştım. Hala kafamda duran file bandana sanki ameliyattan çıkmışım havası veriyordu. Çıkarmaya çalışsam da Yifan daha beter olacağını ve hastane de daha fazla zaman geçirmemiz gerekeceğini söyleyince vazgeçmiştim. Bir de bunun üstüne, fazla sert düştüğüm için yüzümün sağ tarafı morarmıştı.
" Sana bir soru sordum Anh Miryo! "
Adımı ilk defa kullanması oldukça tuhaf hissetmeme neden olarak, yeniden ona dönmeme bir sebep oldu. Aramızda oluşan ufak gerginliği fark eden Yifan, Köri sosunu hazırladığı tavayı çevirmeyi bir kenara bırakarak tezgahın üzerinde bulunan Kimchi tabağını masaya koydu sert bir şekilde.
" Miryo, kendinden büyüklere saygılı olmanı söylemiştim. " Yüzünde oluşan sert ifade direncimi kırmaya bir hayli yetmişti. Sıkkınca bir nefes bırakarak Baekhyun'un sorusuna cevap verdim.
" Eve girmeye çalışırken balkondan düştüm. "
" Ne dedin? " " Balkondan mı düştün? "
Luhan ve Sehun her zaman ki gibi ikiz olduklarını belli eder bir şekilde birbirlerinin sözlerini tamamlamışlardı. Sehun soğuk ifadesini bozmadan yanımıza gelirken, Luhan telaşlı haliyle koşar adım yanımda ki sandalyeye oturtup beni kendine çevirdi.
" Şimdi iyi misin? "
Alnıma düşen saçı ince parmaklarıyla kulağımın arkasına doğru iterken ne yapacağımı bilemez bir şekilde kalakalmıştım.
" Endişelenecek birşey yok. Tüm gece hastanedeydik şuan durumu iyi, sanırım. " Yifan açıklamasını yaptıktan sonra hala cevap vermeyen bana sorar bir bakış attı.
" Ah, rahatladım. " Luhan derin bir nefes alıp verdi. " Başına kötü birşey gelseydi babam hepimizin canını okurdu.
Öfkeli bakışlarımı Luhan'a çevirmek yerine Yifan'ın önüme koyduğu Körili pilava çevirdim. Anlaşılan beni düşünmek yerine kendilerini düşünüyorlardı. Zaten beni önemsdiklerini hangi akla düşünmüştüm ki?!
" Umarım seni düşündüğümüzü sanmıyorsundur. " Elime aldığım kaşığı sıkmakla yetindim. Onlara cevap veremezdim. Kavga edemezdim. Aynı evde yaşama fikrine artık alışmam gerekiyordu. " Başına birşey gelirse babam hepimizin harçlığını keseceğini söylediği için bu kadar telaş yapıyoruz. "
Luhan hemen yanımda itiraz eder bir şekilde sesler çıkarırken Baekhyun'un ölümcül bakışlarına maruz kalınca susmak zorunda kalmıştı.
" Başıma birşey gelirse parasız kalacaksınız yani? "
Elimde ki kaşığı yavaşça masaya koyarak, tabağımın yanında bulunan cep telefonumu elime aldım. Elbette ne yapmaya çalıştığımdab haberleri yoktu. Bakalım benimle uğraşmanın bedelini nasıl ödeyeceklerdi?
" Aynen öyle. O yüzden kendine dikkat et. En azından yaralanma, kendini öldüreceksen buna birşey diyemem ama. Hatta yardım bile edebilirim. "
" Baekhyun! "
Baekhyun, Yifan'ın uyarısına maruz kalınca susarak önünde ki pilavından koca bir kaşık aldı. Aynı şekilde Luhan ve Sehun'da yemeğe başlarken bense annemin telefonuma kaydettiği Kim Ji Hoon'u telefonu açmasını bekliyordum.
" Ahn Miryo? "
Hattın diğer ucundan bile sesindeki şaşkınlığı hissedebiliyordum. Onu aramama oldukça şaşırmış bir durumdaydı.
" Alo? "
Sesimi ağlamaklı bir şekil de sokarak konuşmaya başlayınca, masada ki tüm gözler bana çevrilmişti. Yifan'da dahil olmak üzerine.
" Ahn Miryo, sakın! " İçlerinde en akıllı olan Yifan ne yapmaya çalıştığımı anlamış bir şekilde oturduğu yerden kalkarak masanın üzerinden bana uzanmaya çalıştı.
" Bu oppalar beni evden kovdular, bu da yetmezmiş gibi kendi evime girmeye çalışırken balkondan düştüm. Tüm gece hastandeydim. Yüzüm morardı, kafamda 18 dikiş var. Bunun üstüne hala benimle kavga etmeye çalışıyorlar. Bana yapacaklarından korkuyorum. Lütfen, yardım edin. "
Hattın diğer ucundan duyulan yüksek ses sadece bana değil masada bulunan oğullarına da ulaşmıştı.
" Sen öldün! "
Telefonu kapayıp masaya koyduğum andan sonrasını gerçekten hatırlayamıyordum. Hafızamda sadece Baekhyun'un üzerime doğru hızla uçuşu vardı.
♧ ♧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
She is a Rainbow. / OMS / (✓)
FanfictionBu hikaye geçmişini hatırlamak isteyen urbach-wiethe hastası bir kız ve etrafında ona yardım etmek isteyen gizemli bir genç ve üvey erkek kardeşlerinin hikayesi. Kapak için Dal-ui'ye çok teşekkür ediyorum ♡ Storyby.aynurdemir ♧ Her hakkı saklıdır. ¥