Multimedia : Ahn Miryo'nun, Baekhyun'a attığı bakışlar.. Aşk değilde ne bu yanii??
○○○
" Eğer biz birşey yapamıyorsak, bırakalım Kim Ji Hoon'un işini kendi oğulları bitirsin. Emin ol ki bu onu bizim yapacağımızdan daha çok sarsacaktır. "
Minseok'u bayıltmamda ki nedenim Baekhyun'un kutlamayı basıp herkesin içinde babasıyla yapacağı konuşmayı durdurmasını engellemekti. Baekhyun oraya gidecek ve kendi babasını herkesin içinde nasıl bir kadınla evlendiğini bağırıp çağıracak ve hem annemi hemde babasını bayağı rezil edecekti. Bir süre gündemden düşmeyecek olan bu olay, şirketin hisselerinin oynamasına neden olacak, Kim Ji Hoon'un moralini epey bozacaktı.
Kendini toplarlamayı düşündüğü sırada ise bombayı patlatan kişi ben olacaktım. Bunu için ise muhabir ve şu sıralar haber Ajansının en gözde gazetecisi olan Ji Suk Chul ile bir görüşme ayarlamalıydım ve bizim için en imkansız görünen şey buydu. Babamın adını verirsem benimle hemen görüşmek isteyecekti elbette fakat bunu yaparsam kesinlikle Kim Ji Hoon'un kulağına gidecekti. Seo Junghoo'yu bu işe sokmaya kendim halletmeyi düşünsem de bunun çok zorlu olacağı aşikardı.
" Gerçekten, o çocuğa herşeyi anlattın mı? "
Kim Minseok'un parkeye serilen bedenini kaldırmaya çalışırken sordu bir yandan meraklı bir ağızla. Bunu duymuş olmasına rağmen sormasına öfkelensem de yinede başımı sallayarak red ettim.
Tanrım, Kim Minseok cidden ağır herifin tekiydi.
" Benden nefret etmek için bir neden istedi ve bende ona annesine çarpanın kim olduğunu söyledim. "
" Ve? "
Minseok'un belinden tutarak onu kaldırmaya çalıştığım sırada Junghoo'da onu sırtına almaya çalışıyordu. Halimiz oldukça berbattı. Dışarıdan adam kaçırıyor gibi görünüyor olmalıydık.
" Sanırım ona ailesinin içinde neler döndüğünü anlatana kadar yüzüme bakmayacak. "
Minseok'un boşta kalan ellerini Junghoo'nun boynuna doladıktan sonra nihayet girdiğimiz ve son yarım saati geçirdiğimiz bilardo salonundan yavaş adımlarla çıkmaya çalıştık. Bu süre içinde Seo Junghoo sırtında taşıdığı Minseok yüzünden bana yeni bir soru sorma zahmetine giremedi. Ve açıkçası bana memnun da olmuştum. Seo Junghoo ile Baekhyun hakkında konuşmak benim için epey zor oluyordu.
Buraya gelirken Minseok'un caddenin karşına park ettiği arabasına doğru yürürken cebinden çıkardığım anahtarı Junghoo'ya doğru uzattım. O ise sırtında taşıdığı Minseok yüzünden konuşmaya fırsat bulamadan bana deli misin sen bakışları atıyordu.
Arabayı benim kullanma mı beklemiyordu herhalde?
Arabanın kilidini açıp Minseok'u arka koltuğa yatırmasına yardım ettiğim Seo Junghoo'ya yeniden anahtarı uzattığım da yorgun bir şekilde kabul etmek zorunda kalmıştı. Bu halde araba kullanmasının onun için zor olduğunu biliyordum fakat benim araba kullanma mı beklemeyemezdi benden.
Arabayı tek başıma birinin yardımı olmadan ilk kez kullandığım gün birinin ölümüne neden olmuşken üstelik..
" Bundan sonuna kadar kaçamazsın, Miryo. Bir gün yeniden araba kullanmak zorunda kalacaksın, biliyorsun. "
Seo Junghoo'ya cevap vermek yerine arabanın etrafından dolaşarak sürücünün yanında ki koltuğa oturmayı tercih ettim. Açıkçası bundan sonuna kadar kaçmayı düşünüyordum. Benim için sorun değildi. Parayi verdikten sonra her taksi benim kendi arabam sayılırdı zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
She is a Rainbow. / OMS / (✓)
FanfictionBu hikaye geçmişini hatırlamak isteyen urbach-wiethe hastası bir kız ve etrafında ona yardım etmek isteyen gizemli bir genç ve üvey erkek kardeşlerinin hikayesi. Kapak için Dal-ui'ye çok teşekkür ediyorum ♡ Storyby.aynurdemir ♧ Her hakkı saklıdır. ¥