Chapter: 40
Multimedia; Ahn Miryo.. Baekhyun ile konuşurken ki hali... Sonunda ..
○●○●
" Senin kararın. Herşeyi anlatıp Seo Junghoo'yu kurtarmak elinde ya da hiçbir şey anlatma Seo Junghoo kıvranarak gebersin. "
Konuşurken yüzüme doğru savurduğu sözlerden çok, bana seçim yapmamı söylemesi canımı sıkmıştı. Öylesine öfkelenmiştim ki dişlerimi birbirine bastırmaktan çenem oldukça acımış, yumruk yaptığım elimin içi tırnaklarım yüzünden parçalanmaya yakın olmuştu kısa süre içinde. Acı umurumda değildi. Hiç olmamıştı, olacağını sanmıyordum da. Fakat benim kararlarım yüzünden başkasının acı çekmesini istemiyordum.
Ya herşeyi anlatıp Baekhyun'un kalbini paramparça edip, Seo Junghoo'yu kurtaracaktım, ya da hiçbirşey anlatmayıp Seo Junghoo'nun ölmesine izin verip Baekhyun'un yanında kalmaya devam edecektim.
" Konuşmayacak mısın? "
Minseok'un sabırsız çıkan sesi, sessizliği bıçak gibi delerken bakışlarımı sonunda kaldırarak yeniden güçlü durmaya çalıştım. Baekhyun, abisinin hemen yanında ikimizin arasında tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışır bir şekilde dikiliyordu. Bakışları saniye saniye bir bana bir Minseok'a kayıp duruyordu.
" Pekala, "
Oldukça derin bir nefes alıp, ciğerlerimin şişmesine izin verdim. Benim için bunca şey yaptıktan sonra Junghoo'ya sırt dönemezdim. Kim bunu yapabilirdi ki? Benim için kendini silahların önüne atan Junghoo'yu bırakamazdım.
" Seo Junghoo. "
Baekhyun, iyiydi. Benim yüzümden oluşan kalp kırıklığı için ölecek değildi elbette. Acı çekeceğini biliyordum ama Junghoo'ya birşey olabilme ihtimali benim için daha önemli gelmişti o anda. Baekhyun bir süre sonra beni unutup iyi olacaktı fakat Junghoo'nun böyle bir şansı olmayabilirdi.
Babamın öldüğü gün, onu arkamda bırakarak gitmeme rağmen yine de peşimden gelmeyi tercih etmişti. Dün, onu arkamda bırakıp yeniden Seul'e döndüğüm de de peşimden gelmişti.
Bu sefer peşinden gitme sırası bendeydi. Onu geride bırakamazdım.
" Gerçekleri anlatacaksın yani? Herşeyi. "
Minseok şaşkınlığını belli etmek istemeyerek sordu. Fakat mimiklerini pek saklayamayan biri olduğu için kolaylıkla anlaşılıyordu. Baekhyun'a annesine çarpan sürücünün ben olduğumu söylememi beklemiyordu çünkü. Böyle birseyi yapmazdım da zaten, zorla olmasaydı. Fakat benim için en önemli şey, Seo Junghoo'ydu, bunu inkar edemezdim.
" Evet. "
Yüzünde oluşan memnun ifadeden birsey anlamam pek mümkün değildi. Kardeşini bırakmayı kabul etmememi sevinmişti yoksa kendi içinde alacağı intikam için Seo Junghoo'nun hala yaşıyacak olma ihtimaline mi.. Kim Minseok okunması en zor kitaplardan biriydi benim için. Karşım da her zaman güçlü durmasına katlanabileceğimi sanmıyordum daha fazla. Eğer beni aşağıya çekme gibi bir planı varsa kendimle beraber onu da sürükleyeceģimi bilmiyor gibi duruyordu.
" Şimdi değil. Sadece yerini söyle bana. Seo Junghoo nerede? "
" Ahn Miryo? "
Baekhyun, gözlerinde gördüğüm korkuyla abisinin yanından ayrılıp hızla bana doğru yürüdü. Onu bırakıp gitme ihtimalimi çoktan anlamış gibi görünüyordu. Akıllı biriydi çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
She is a Rainbow. / OMS / (✓)
FanfictionBu hikaye geçmişini hatırlamak isteyen urbach-wiethe hastası bir kız ve etrafında ona yardım etmek isteyen gizemli bir genç ve üvey erkek kardeşlerinin hikayesi. Kapak için Dal-ui'ye çok teşekkür ediyorum ♡ Storyby.aynurdemir ♧ Her hakkı saklıdır. ¥