Garaj Temizliği / Chapter:18

2.7K 252 79
                                    


♧ ♧ ♧

" Dongsaeng?  "

Hala bu şekilde seslenilmeye alışık olmadığım için başta pek bir tepki verememiştim seslenen kişiye karşı. Fakat, elinde ki siyah çöp poşetiyle karşımda beliren Luhan ve Sehun televizyona verdiğim tüm dikkatimi dağıtmış, ifadesizce onlara dönmeme neden olmuşlardı.

" Ne bu haliniz? "

Elimde ki kumandayı televizyonu kapadıktan sonra orta sehpanın üzerine atarak uzunca bir süre onları süzdüm. Temizlik yapmaya pek meraklı biri gibi gözükmeseler de, Luhan'ın ve Sehun'un üzerine giymiş oldukları önlükler buna bir işaretti. Ve Luhan'ın ki pembeydi?! Ve başında puantiyeli bir örtü de bağlamıştı?!

" Garajı temizlememiz gerekiyor ve sende bu aileden olduğuna göre, bize yardım etmen lazım. "

Luhan açıklamasını yaptıktan sonra, Sehun kolunun altına sakladığı pembe puantiyeli baş örtüsünü ve önlüğünü üzerime doğru attı.

" Sizin pislikleriniz beni ilgilendirmiyor. Yardım için başkasına yalvarın. "

Sehun bir şey demeden yanımdan uzaklaşırken, Luhan Çizmeli kedinin masum bakışlarıyla bana bakıyordu. Kendine gel! Sen erkeksin! dememek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Elbette söylemekten asla çekinmezdim fakat geçende onunla bu yüzden dalga geçtiğim için ağlamaya başlamış ve Sehun'un elinden zor kurtulmuştum. Söz konusu Luhan olunca gözü başka bir şey görmüyordu. 

" Saat tam 12. Güneş tam tepede. Ve hava tam 38 derece. Ve siz başka bir zaman bulamadınız? "

Öfkelenmiş bir şekilde tüm keyfimi kaçırmayı başaran Luhan'a sesimi çok fazla yükseltmeden ne kadar sinirli olduğumu göstermeye çalıştım. Oturduğum yerden kalkarak merdivenlere yöneldiğim sırada daha ne olduğunu anlayamadan ayaklarım biranda yerden kesildi. Görebildiğim tek şey, geniş omuzlardı.

" Ya! İndir beni hemen!  "

" Üzgünüm ama başka çarem yoktu. "

Junghoo'nun sesi kulaklarıma ulaşınca beni baş aşağı, omzunun üzerinde taşıyan kişinin kim olduğunu anlayabilmiştim nihayet. Kemikli bir yapısı olduğu için, karnım gerçekten acımaya başlamıştı.

Beni kapıdan çıkardığın da omzunun üstünde bir yılan balığı gibi çırpınıyordum. Çok kızgın bir yılan balığı. Fakat Seo Jung Hoo, kolları güçlü, vücudu sert yapıya sahipti ve ben ne kadar kıpırdanırsam kıpırdanayım hiçbir şey fark etmiyordu.

" Beni yere bırak! "

Dişlerimin arasından konuştum fakat bana cevap vermek için herhangi bir sebep göremiyor gibi bir hali vardı.

" Jay-sshi? "

Luhan hemen arkamızdan gülerek geliyor olduğu için hatırladığım adını söylemek yerine bize kendini tanıtırken söylediği adla seslendim.

" Voah, Jay-sshi? Seo Jung Hoo'ya ne oldu? "

Luhan'ın duymaması için sessiz bir şekilde konuştu.

" Beni yere bırakmayacak mısın? "

Junghoo yürümeye devam etti, bahçede. Kolu kaburgalarımı sıkan bir mengene gibiydi adeta. Öylesine sıkıca tutuyordu ki beni, nefes almam epey zorlaşıyordu. Fakat itiraf etmek istemesem de beş bırakmasın istiyordum.

" YA!! "

Yumruk yaptığım elimi sert bir şekilde kıçına doğru indirince acıyla inledi fakat beni yere bırakmak gibi bir niyeti yoktu. Hatta diğer kolunu da etrafıma sarmıştı.

She is a Rainbow. / OMS / (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin