♧♧♧
7 kişinin, iki gün için kalacakları çadırları hazırlamak bu işi yıllardır yapan Chanyeol ve Sehun için epey kolay olmuştu aslında. Yaklaşık bir saat bile olmadan toplam 3 çadırı da yapmayı başarmışlardı. Hatta uyku tulumlarını bile yerleştirmişlerdi.
Her yaz tatillerinde buraya gelir, birkaç gün kamp yapar tekrar geri dönerlerdi. Ki her seferlerin de babaları Kim Ji Hoon yanlarında olurdu, şimdikinden farklı olarak. Gerçi sayıları eksik de değildi, babaları yerine üvey kaçık kız kardeşleri ve ona artı olarak birde yeni komşuları vardı. Nasıl bu kadar çabuk ailenin içine girdiğini bile bilmiyordu Sehun.
Sehun bakışlarını çadırın içinde ıslanmış kıyafetlerini değiştirmek için çırpınan ikizinden alarak, yaklaşık bir saattir, abisiyle çadırları kurmaya başlamadan önce yani, dalgaların hemen önünde, ıslak kumların üzerinde oturmaya devam eden Miryo'ya çevirdi. Dizlerini göğsüne doğru çekmiş, kollarını etrafına dolamıştı. Akşam rüzgarı elbisenin etekleriyle beraber açık kahverengi saçlarını uçururken Sehun uzun bir süre onu incelemeye devam etti.
Sabahkinden çok daha başka bir hava içindeydi. Bunu kolayca söyleyebilirdi. Etrafında çevrili olan her zaman ki siyah aurası tamamen yok olmuş tüm gardını indirmiş gibi bir hali vardı. Fakat yüzünden tek bir ifade bile okunamıyordu. Üzgün, kızgın, mutsuz.. Boş bir şekilde sadece dalgaların geldiği yere bakıyordu.
Jay , ki bu onun bildiği adıydı, Seo Jung Hoo, Sehun ve Chanyeol'a yardım etmek için çadırları arabanın arkasından getirmeye gitmişti, olay olmadan önce. Sehun daha ne olduğunu anlayamadan, Miryo'nun üzerinde ki bakışları ciddileşmiş ve elinde ki kurulmamış çadırları Chanyeol'un kucağına atarak hızlı adımlarla yanına gitmişti.
Baekhyun'la girdiği su savaşı sırasında ne oldu da birden donup kaldığını merak etse de onu ilgilendirmeyen konulara burnunu sokmaması gerektiğini epey iyi biliyordu Sehun. Bu yüzden onları uzaktan izleyerek, yeni komşularının Miryo'yu suyun içinden çekip almasını izlemişti sadece. Ona sarılmasını tuhaf bulsa da zaten Ahn Miryo'nun normal biri olmadığını da biliyordu.
" Yemek için ateş yakmalıyız. "
Sehun, Chanyeol'un hafif bıkkınlık çıkan sesinden yorulduğunu anlayarak kampta kendi görevi olan çalı toplama işine gönüllü oldu, yeniden.
" Ne yapmalıyız? Acılı ramen olur mu? "
Sehun pek fazla karışmak istemeyerek kısa bir omuz silkmeyle tüm kararı yemekten sorumlu olan abisine bırakmayı tercih etti, hava kararmadan çalı çırpı toplamak adına yola koyulurken.
" Baekhyun'a söyle yanıma gelsin. "
Chanyeol yemeklik malzemeleri almak için yeniden çadıra girerken Sehun ise abisinin nerde olduğunu bulmaya çalıştı.
" Hyu- "
Sözünü tamamlayıp, seslenmeyi bir kenara bırakarak abisinin böyle dikkatli bir şekilde nereye baktığını anlamaya çalıştı. Odağının nerde olduğunu görmek çokta zor olmamıştı. Bakışlarını takip ederek, biraz ilerisinde bulunan Ahn Miryo'ya çevirdi başını.
Ne yapmaya çalışıyordu? Onu bu şekilde dikizleyerek..
" HYUNG! "
Sehun, dikkati kendi üzerine çekmek isteyerek olanca gücüyle bağırdı ona çokta uzak olmayan abisine.
" Chanyeol hyung seni çağırıyor. "
Baekhyun bakışlarını Miryo'dan çekmeyi becerdikten sonra hafif bir kafa sallamayla kurduğu şezlongdan kalkarak en büyük çadıra doğru yürümeye başladı. Yeniden Miryo'ya döneceği sırada Sehun'un omzuna sert bir şekilde çarpmasıyla tüm dengesini kaybederek sol dizinin üzerine düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
She is a Rainbow. / OMS / (✓)
FanfictionBu hikaye geçmişini hatırlamak isteyen urbach-wiethe hastası bir kız ve etrafında ona yardım etmek isteyen gizemli bir genç ve üvey erkek kardeşlerinin hikayesi. Kapak için Dal-ui'ye çok teşekkür ediyorum ♡ Storyby.aynurdemir ♧ Her hakkı saklıdır. ¥