Çaresizlik ile korku bir araya gelince korkunç bir duygu görünümü alıp insanı içine hapsediyor. Bu çıkmaza düşen kimse yara almadan çıkamıyor. Bir şeyler feda edilmek zorunda. Kendinden bir şeyler feda etmelisin..
Nefesim iyice tükenmişti. Ağzımdaki eli çekiştirmeye çalışıyordum. Fazla güçlüydü, çabalarım başarısız sonuçlar veriyordu. Sonunda dirseğim ile yan boşluğuna vurmak aklıma geldi. Sertçe vurduğumda çok hafif bir tepki verip elini ağzımdan çekti. Koluyla belimi sarmış sıkıca tutuyordu. Sırtım hala gövdesine değiyordu. Büyük nefesler çekiyordum içime. Koluna vurup beni bırakmasını sağladım. Ona dönüp "Öldürseydin!" diye kızdım. "Bağırmaktan asla vazgeçmeyeceksin değil mi? Yakalanmak umurunda değil galiba." dedi Gooper. Tam cevap vereceğim sırada mutfaktan biri "Gooper sen misin?" diye seslendi. Telaş yapıp Gooper 'ın arkasına geçtim. Kocaman gövdesinin arkasında asla görünmezdim. "Evet benim. Bir işim var birazdan geleceğim." dedi. Bana döndü ve gözlerime baktı. Kolumdan tuttu ve yürümeye başladı. İleride sol tarafta bir kapı vardı, sanırım daha önce gözden kaçırdığım bir yerdi.
Kapıyı açtı önce beni içeri itti sonra kendisi girip kapıyı kapattı. İçerisi zifiri karanlıktı. "Gooper?.." diyerek ellerimi havaya kaldırdım. "Buradayım diyerek elimi tuttu. Yürümeye başlayınca küçük adımlarla ardından gidiyordum. Elimi hala bırakmamıştı. "Işığı açsana bir yere çarpacağım şimdi." dedim huysuzca. "Arkamdan geliyorsun, çarpacağın tek şey ben olurum." dedi ruhsuz ses tonuyla. Bir şey arıyor gibiydi. Sonunda durdu ve yavaşça elini kaldırdı. Sanırım duvarın önünde durmuştuk. Duvardan bir şey aldı. Burnuma gaz kokusu gelmişti. Elimi tutan elini çekti ve cebine soktu. Bir çakmak çıkararak yaktı. Sonunda ufak da olsa ışık gördüğüm için sevinmiştim. Elinde tuttuğu bir gaz lambasıydı, bana doğru uzatarak, "Cam fanusu çıkarır mısın?" dedi. Şaşkınlıkla yüzüne baktım. O da bakışlarını gözlerime çevirince kafasını salladı. "Bir saniyede kibarlık mı öğrendiniz beyfendi?" dedim. Gözlerini devirerek "Hadi Pera hadi.." dedi elindekini hafif sallayarak.
Aslında ses tonu oldukça soğuktu. Fakat muhtemelen alışmıştım, bu yüzden artık o kadar da soğuk gelmiyordu. Cam fanusu dikkatle çıkardım. Elindeki çakmakla gaz lambasını yaktı. Çakmağı cebine koyup elimdeki fanusu aldı ve yerine taktı. İkimiz de gaz lambasının çıkardığı kızıl ateş ışığını seyrediyorduk. Tekrar elimi tuttu ve masaya doğru yürümeye başladı. Elimi hızla çektim, durdu ve yüzüme baktı. "Ne bakıyorsun?" diye tersledim. "Çok karanlık olduğu için refleks olarak tuttum elini ne sanıyordun?" diye devam ettim. "Bir şey sanmıyorum. Ne düşündüğümü sandın acaba?" dedi küçümser ses tonuyla. Tam cevap vereceğim sırada benim konuşmama engel olarak o konuştu, "Neden indin buraya?" dedi ve büyük camın önündeki çalışma masasının önünde durdu, bana dönerek masaya yaslandı. Kollarını göğsünde bağlayıp cevap vermemi bekledi. Bense gözlerimle etrafı tarıyordum.
"Çalışma odası." dedi. Gözlerim kısa bir süre gözlerine değdi ve geçti. Benim odayı incelediğim gibi o da beni inceliyordu. Odanın sade bir düzeni vardı. Oldukça geniş ve havadardı. -2. katta olmamıza rağmen büyük bir pencere vardı, ayrıca ay ışı içeri giriyordu. Yapısını anlayamamıştım. Sorgulamayı da düşünmüyordum. "İncelemen bittiyse cevap ver artık." dedi. "Konuşmak için." dedim aynı soğuk ses tonu ile. üç adım uzağında durup kollarımı göğsümde bağladım. "Konuş o zaman." dedi. "Birlikte bir iş yapacaksak planlarımız da ortak olmalı. Amacını anlat planımı anlatayım." dedim. "Pekala, bir planın varsa çöpe at çünkü işe yaramayacak-" lafını bölerek, "Ne demek işe yaramayacak?" diyerek çıkıştım. "Sana amacımı anlatmıştım. Marika'nın odasından dosya alacaksın-" "Çalacaksın." diye cümlesini değiştirdim. "Her neyse Pera. Daha fazla oyalanıp burada kalmak istemiyorum." dedi. "Yakalanırsan sonsuza dek burada kalırsın." dedim bilmiş bir tavırla. "Yakalanmayacağım." dedi aynı bilmiş tavırla. Gözlerimi devirdim. Tam bu sırada kapının önünden bir ses geldi. Gooper hızla Belimden ve kolumdan tutarak bana yön verdi. Masanın altına saklandığımız sırada kapı açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOCKA (+18)
Teen FictionHava yağmurluydu. Şimşek göğü yarıp gürlüyordu. Bulutlar ardı arkası kesilmeyen iri su damlacıklarını yeryüzüne salıyordu. O ise karşımda dikilmiş dikkatle bana bakıyordu. Hırkasının kapüşonunu örtmüş fakat yüzünün ıslanmasını engelleyememişti. Saçl...