16. Bölüm

211 6 0
                                    

 "Bulursun beni değil mi?"...

"Çok uzaklaşmazsan bulurum tabii."

"Ya istemeden uzaklaşırsam?" dedim bakışlarımı ona çevirerek.

Gövdesini bana çevirerek yüzümü avuçlarının arasına aldı. Yine sıcacıktı elleri. Tenime dokunduğu an eritmişti vücudumdaki tüm buzları.

"Sen istesen de istemesen de benden uzaklaşamazsın." dedi gözlerimin içine bakarak. Tüm içtenliğimle gülümsedim. Gülüşüme muhteşem gülümseyişi ile eşlik etti.

"Hadi üşüme içeri girelim, gece sayımı başlayacak." dedi ellerini yüzümden çekerken. Kafamı sallayarak onayladım ve yürümeye başladım..

**

"Pera?!"

"Pera uyan!"

Başıma şiddetli ağrılar giriyordu. Duyduğum ses çok yakınımdan geliyordu. Hatta öyle ki nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Bir yandan şiddetle yağan yağmur sesi bir yandan onun sesi..

Eliyle yüzümü siliyor, saçlarımı kenarı çekiyordu. Diğer eliyle kafamı kaldırmış beni kucağına almaya çalışıyordu. "Dayan! seni güvenli bir yere götüreceğim!" dedi. Yağmurun şiddetli sesini bastırmaya çalışarak bağırıyordu.

Gözlerimi aralamaya çalıştım fakat başıma ağrılar saplanıyordu. Kendimi biraz daha zorladım ve gözlerimi araladım bulanık ve beyaz görüyordum. "Pera!" dedi tekrar. Gördüğüm kişinin Gooper olmasını umdum fakat gözlerimin gördüğü kişi Damien idi..

Yeniden bayılmak istedim. Hatta mümkünse bir daha uyanmak istemedim. Gördüklerime emin olmaya çalışıyordum. İnanmakta güçlük çektim fakat gözlerimi bir daha açmaya ve ona bakmaya gücüm yetmedi..

Gözlerimi sıkıca kapatmıştım, midem bulanmaya başlamıştı. Bir anda havalandım. Bu, mide bulantımı daha da artırmıştı.

Yürümekten çok koşuyor gibiydi. Beni bir an önce yetimhaneye yetiştirmeye çalışıyor gibiydi. Bu sallantı mayışmama sebep oluyordu. Uyumak ve her şeyi unutmak istedim, uyandığımda ise her şeyin rüya olmasını umdum..

**

  Vücudumun yumuşak ve sıcak bir yerde olduğunu hissediyordum. Yağmurun sesi gitmiş yerini çıtırtı ile yanan odun sesi almıştı.

Güçlükle gözlerimi araladım. Loş ışık vardı, tavanı gördüğüm kadarıyla ahşap bir çatı katıydı.

Kafamı kaldırıp etrafa bakmaya çalıştım fakat kafam o kadar ağır gelmişti ki kalkmaya gücüm yetmedi.

Ayak sesleri gelmeye başladı. Hızla gözlerimi kapatırken bunu neden yaptığımı anlayamamıştım.

Ayak sesi başucumda durdu. "Hey.." diye fısıldadı. Bu ses...

Gözlerimi açıp tepemde dikilen kişiye baktım. İrkilerek kaşlarımı çattım. "Sen.." dediğim sırada lafımı bölüp " Her şeyi anlatacağım korkma." dedi.

Kim olduğunu bilmediğim kişi beni ormanda bulmuş ve buraya getirmişti. Üstelik adımı biliyordu. Daha çok gerilerek doğrulmaya çalıştım. "Dur tamam yardım edeyim" diyerek elini uzattı. "Gerek yok." diyerek elini ittim.

"Sen bana kim olduğunu ve nerede olduğumu anlat. Ayrıca adımı nereden biliyorsun?" dedim sertçe.

"Söz hepsini anlatacağım fakat lütfen izin ver önce kafana bi bakalım." dedi ve yine elini uzattı. Hızlı ve sertçe eline vurdum. "Kimsin diyorum?!" diyerek sesimi yükselttim.

TOCKA  (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin