Parmaklarımı yakan ateşin ruhumdan geldiğini düşünüyordum. Ruhumda korkularımın parçaları vardı. Toplaması zordu. Sadece parça parça olan korkularım değildi, ruhum da paramparçaydı. Dokunduğum her bir noktası toz bulutu oluyordu. Bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Kendimi iyileştirmek isterken neden her seferinde dizime bir yara bandı gerekiyordu? Neden kendimi iyileştirmeme izin vermiyorlardı? Neden bizimle oyun oynuyorlardı?
Ne kadar bir süre oldu bilmiyorum, artık sessizlikle iç içe geçmiştim. Tek kelime etmeden salonun ortasında duran cephaneliği seyrediyorduk, gözümüzü kırpmadan. Yer altında yaşadığımız o olayı henüz atlatamadan, kafamızı başka bir şeye odaklamamız gerekti, cephaneliğe. Bir an olsun kafamızı boşaltacak anımız yoktu. Küçük bir dalgınlıkla her şey mahvolmaya yakın gözüküyordu. Artık yedimizi de zor taşıyacak bir ipin üzerinde yürüdüğümüzü düşünüyordum. Birisi düşerse, geri kalanın dengesini kimse koruyamazdı. Aslında korunmasına da gerek yoktu. Biri düşerse, onu kurtarmak için kendi isteğimizle atlardık. Bunu sadece düşünmüyordum, biliyordum da.
''Bir şey olduğunda oluşan sessizliği sevmiyorum.'' Diye mırıldandı Gazel. Daha sakin görünüyordu. Ama kendinden bir parçanın o topraklara gömüldüğünün de farkındaydı. ''Burada kalmaya devam edemeyiz.'' Diye fısıldadı Asel. Burada kalmaya devam edemezdik bu doğru. Ama buradan başka bir yere de gidemezdik bu da bir gerçekti. ''Gideceğimiz her hangi bir yer yok. Mecburuz.'' Asel dehşete düşmüş gözlerini Karmen'e çevirdi. ''Sen yaşadıklarımızın farkında mısın? Bodrum katında neler oldu farkında mısın?''
Karmen, ona hiddetle çıkış yapan Asel'e fazla sakin görünen bir yüzle cevap verdi. ''Evet, bizzat oradaydım.'' Asel'in sinirli yüzü daha fazla alevlenmeden konuşmasına aynı sakinlikle devam etti. ''Ayrıca bodrum katını da kontrol ettik. O mahzen görünümlü yerden eser yoktu. Gerçekten içkili olduğumuz için halüsinasyon görmüş falan da olabiliriz.'' Gazel ruhsuz bakışlarını Karmen'e çevirdi. ''Hepimiz aynı anda mı?''
Onun bu halinden en çok Çağman etkileniyor gibi görünüyordu. Gözlerinde ki duygular bir su damlası olup akmayı bekliyordu sanki. Onu böyle gördükçe kalbimin derinliklerinde acı hissediyordum. Çağman onu yeterince koruyamadığını düşünüyordu. Oysa Gazel ne yaşadıysa, aynısını o da yaşamıştı. Kendine hep yaptığı gibi haksızlık ediyordu.
''Ne olursa olsun, bu evden ayrılamayız.''
Araf kesin bir dille cümlenin sonuna nokta koymuştu. Haklıydı, buradan ayrılamazdık. Ama korku için de yaşayamazdık da. ''Ara-'' Araf Asel'i susturdu. ''Asel, biliyorum halüsinasyon falan görmedik. Ancak unutma ki oranın dışında, gerçek hayattayız. Ve gerçek hayatımızda cinayetten aranıyoruz. Buna katlanmak zorundayız. Şimdilik.''
Asel sessizce Araf'ı dinledi. Haklı olduğunu o da biliyordu.
''Bu geceyi salonda, birlikte geçirelim.'' diye bir öneride bulundu Yağmur. Kafamı hızlıca sağa sola sallandım. ''Hayatta bu geceyi burada geçiremem.'' Yağmur şakaklarını ovdu. ''Ben de hayatta bu geceyi tek geçiremem.''
''Salon bodrum katına çok yakın.'' Dediğinde Gazel, bana hak verdiğini anlamıştım. ''Üst katta, ben ve Asel'in kaldığı odada hep birlikte kalabiliriz.'' Bu söylediğim hepsine mantıklı gelmiş olacak ki, üzerine yorum yapmamışlardı. Akşam yemeği olarak hiçbir şey yememiştik. Kimse de bir şeyler atıştırmak istememişti. Yağmur bile. Fazla geç olmadan üst kata çıktık. Hiç birbirimizin yanından ayrılmıyorduk. Tuvaletim olmasına rağmen gitmeme izin vermiyorlardı.
''Yatakta biz kalalım, size de yatak yapalım.'' diye bir öneride bulundu Asel. Yağmur hariç herkes bu teklifi kabul etmişti. Memnuniyetsiz bakan suratını bana çevirdi. ''Ben de sizinle uyusam olmaz mı?'' Omzumun üzerinden kızlara baktım. Gazel tepkisiz kalmıştı. ''Dört kişi sığacak mıyız?'' Yağmur, sanki bu çokta umurundaymış gibi elini havada salladı. Tuttuğum nefesimi geri verdim. ''Sığarız, sığarız.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGMEN
Science FictionYutkunuşum boğazımda kaldı ve ben sanki bir okyanusun içinde boğuluyormuş gibi sessizliği hissettim. Sessizdi. Şu an bir kalp suskun, bir ruh sessizdi. Sessizlik okyanusun dibine yaklaştıkça çığlık atıyor, ama onu duyan insanlar onu göremiyordu. Onu...