Uçurum (3.bölüm)

312 54 546
                                    

''Teslim olun, Yoksa içeri gireceğiz!''

Bitmişti. Her şey buraya kadardı. İnanması güçtü ama henüz başlamamış bir filmin sonunu yaşıyorduk. Bitmişti. Bitmiş miydi? Korkuyordum ve bu korku boğazımı sıkıyordu.

''Bittik biz, mahvolduk!''

Karmen ellerini kafasının arkasında birleştirirken olduğu yerde dönüp duruyordu. Çağman ayağa kalkmış, Araf'ın hemen arkasındaydı. Karmen'in aksine daha sakin duruyorduk. Ama bu kesinlikle sakin olduğumuz için değildi. Kıyısı olmayan şehirlerimizin alabora olmasından dolayıydı.

Gözlerim kapının arkasında, bedenini kaydırarak yere oturan Gazel'e kaydı. Tıpkı elinden babası alınmış bir kız çocuğu gibi dermansız görünüyordu. Dirseklerini dizlerine yaslarken, kollarıyla kendini korumaya almıştı.

Asel yüzlerimizde parçalanmış da olsa bir umut kırıntısı arıyordu. Onun yüzüne bakamıyordum. Onun yüzüne bakarsam, Mehir'in eteğinin ucuna sakladığım kırıntıları dökebilirdi. Sonra onları yüzüme çarpar, yüzümdeki kesiklerden beni Mehir'in bile tanımayacağı biri haline getirirdi.

Yağmur hala düşünüyordu. Fark ettim de,dünden bu yana hiç beresini çıkarmamıştı.

''Henüz değil.'' Gözler Araf'ın üstünde buluştu. Araf'ın gözleri yerdeydi. Hala bize umut vermesi ne kadar doğruydu? Etrafımız polislerle çevrilmişti. Paramız yoktu. Kaçacak bir arabamız, gidebileceğimiz bir evimiz yoktu.

Ne kadar süremiz vardı? Otuz saniye? Biraz zorlarsak bir dakika? ''Henüz hiç bir şey bitmedi. Ne kadar zamanımız var bilmiyorum ama bu eller kelepçe görmedikçe, henüz hiçbir şey bitmedi!'' Beynim durmuş gibiydi. Düşüncelerimi duyamıyordum.

''Yağmur, arka kapı falan var mı?'' Araf büyük bir aceleyle Yağmur'a doğru döndü. Artık kaybedebileceğimiz tek bir saniyemiz yoktu. Polisler durmadan anons yapıyordu ama henüz kapıya yaklaşan adım sesleri duymamıştık. Sanırım bize zor kullanmamak için şans vermeye çalışıyorlardı.

''Var ama orayı da sarmışlardır.'' Araf yağmur'un yüzüne bakmaya devam etti. Onun yüzünde bir harita açmış ve her tarafı örülü duvarlardan kaçmak için plan yapıyordu. ''Bodrum kat, penceresi yere yakın bir oda, dışarı çıkmamızı sağlayacak her ne olursa...''

Araf gibi her birimiz Yağmur'a büyük bir dikkatle bakıyorduk. Bunun onu çok gerdiğinin farkındaydım ama ağzından çıkabilecek her cümle fidanların filizlenmesi demekti.

''Hayır ama...'' Biraz durup kendince emin olmaya çalıştı. ''Ama çatıya çıkan bir pencere var. Eğer oraya çıkıp bizi görmeden diğer evin çatısına geçmeyi başarırsak...'' Duraksadığı cümleyi Asel tamamladı. ''Kaçabiliriz.''

Merdivenleri hızla tırmanırken pencere önüne doluşan siyah gölgeleri görmemiz bir olmuştu. Adımlarımız hız kazanarak ilerledik. Merdivenin sonunda uzun bir koridor vardı ve her iki tarafa açılan fazla sayıda kapı.

İçimde Yağmur'un ailesiyle ilgili sorular oluşmuştu ama Mehir onları toplayıp kafamdan dışarı fırlattı. Bunu düşünmenin sırası değildi. Fark etmiştim de, sürekli düşünceleri erteliyordum ve bu benim kilidi açılmış bir özelliğim gibiydi.

Koridorun tavanında kare bir bölme ve bölmenin üstünde bir kulp vardı. Buradan çıkacaktık. Yağmur parmak uçlarına çıkarak kulpu kavramaya çalıştı ama boyu buna izin vermedi.

Karmen, kafasını sağa sola sallayarak Yağmur'u kenara itti ve küçük bir uğraşla kulpu kavradı. Kulpu kendine doğru çektiğinde içeriden kat kat açılan bir merdiven çıkmıştı. Yağmur, gözlerini hafifçe kısarak baktı.  ''Zıplasaydım, ben de açardım.''

AGMENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin