Multimedya: Ormana hoşgeldin bebeğim.
-Arc-
Kısa bir uçuştan sonra dev ağaçların olduğu seyrek bir ormana iniş yaptık.
Koloninin yerinden de biraz bahsetmem gerekiyor. Kabaca tabir edersem isviçre alplerinin hafif doğusunda, etrafı dağlarla çevrili, korunaklı bir alanda yerin 250 metre derinine kadar uzanan devasa bir yeraltı üssü.
Radyodan konuştum. "Manzara nasıl?"
"Gerçerken muazzam." Sanders konuştu. Hep o konuşuyordu zaten.
1796 konuştu. "Şimdi ne yapacağız?" Soruları da hep o soruyordu. En azından italyan sessizdi. Güldüm.
"Herkes envanterindeki özellikleri saysın. Sen hariç Claire."
Sanders konuşmaya başladı. "Aegis-S, Positron topu, İyon topu, İyon tabancası ve Wywern kılıcı."
1796 devam etti. "Jess ile aynı ama Wywern kılıcı yerine Katana diye birşey var."
"Katana japonca kılıç demek." Bu kadar cahil olması bazen komik oluyordu. "Sen, Marianne?"
"Aegis-P, İyon topu, Tachyon topu ve Rydermaan tüfeği."
"Güzel. Şimdi üçünüzün Claire'a karşı takım olmanızı istiyorum. Bildiğiniz gibi dövüşün. Benim işim var."
-1796-
Herif dalga geçer gibi bir anda ormanın derinliklerine doğru gitti.
"Hadi başlayalım o zaman."
Kısa kız konuştu. "Ben hallederim."
Köpeğin robotu tekinsiz bir biçimde parladı. Kılıcı omzumdaki yuvadan alıp aktive ettim.
Aynı neon kılıcı gibi elimde uzunca bir ışık demeti belirdi. Jess de aynını yapmıştı. Onun kılıcının şekli biraz farklıydı, hepsi bu.
İkimiz aynı anda ikimizden de büyük olan robota saldırdık.
-Sanders-
Hope soldan ben sağdan, bizim robotlardan çok daha büyük görünen Claire'a saldırdık.
Kız saldırılarımızdan kaçmadı bile. Neler olduğunu anlamadan yerdeydik.
Neydi o öyle?
Gözüm nedense burada dışarıda olduğundan çok daha hızlı çalışıyordu. Kızıl kraliçeye baktım.
Hiç zayıf noktası yoktu.
Belki önce zayıflatılması gerekiyordu. Zırha Positron topunu aktive etmesini emrettim. İki saniye sonra omzumdan uzunca bir taret namlusu çıktı.
Gayet sakin şekilde ayakta duran robota ateş ettim. Parlak enerji topu kıza ateş ettikten sonra Hope'a bağırdım. "Şimdi!"
Kız olanca gücüyle Kraliçeye saldırdı.
-İtalyan-
Aptallar.
Salaklardan hızla uzaklaşıp Rydermaan tüfeğini aktive ettim. Basitçe kafasına nişan alıp tetiği çektim.
Bingo. İsabet.
Hasar verememiştim. Çizik yoktu.
Komutanın sesi duyuldu. "Bu kadar oyun yeter Claire."
Kancığın robotu birden değişmeye başladı.
Silahlarını aktive etmeye başlamıştı.
"Uzaklaşın oradan, beyinsizler."
"Sensin beyinsiz." Tepegöz umursamazca Positron topunu bir daha sıktı.
"UZAKLAŞIN!"
Patlama sesinden çok geç olduğunu anladım.
-Crimson Queen-
Bütün silahlar aktif.
Babam kızları iyice hırpalamamı rica etmişti.
Centurion topu. Jessica'ya. Ateş. İsabet
Aquila oyun dışı.
HCE topunu uzaklarda saklanmaya çalışan Marianne'a ateşledim. Iska. Ateş. Iska. Ateş. Iska. Ateş.
İsabet.
Artemis oyun dışı.
Dikkatimi kaçmakta olan Hope'a verdim. Isı güdümlü Valkyrie füzeleri. Bir tanesini ateşledim. İsabet.
Hayabusa oyun dışı.
"İyi iş."
"Sağol baba."
"Robotları merkeze taşı. Hangar girişinde buluşalım."
-Arc-
15 dakika dayanamamışlardı ha? Daha uzun süre dayanan ağaçlar görmüştüm.
Kızları Claire ile birlikte koğuşa taşıdıktan sonra hangara döndüm ve robotlardan arda kalanları kendi özel hangarıma taşıdım.
Kızları bu kadar pataklatmamın tek sebebi veriydi. Ben de istediğimi almıştım.
-Claire-
Ekibi koğuşa taşıdıktan sonra zırhı çıkartıp üstümü değişmeden yatağıma uzandım. Kızların hepsi baygındı. Babam akşam üstüne kadar koğuşta oyalanmamızı, sonra hangara geri dönmemizi söylemişti.
"İyi benzetildik ha?" Jessica yatağından gülümsedi.
"O kadar sert olmak istememiştim. Özür dilerim."
Altımdaki kız konuştu. "Adil bir dövüş değildi. O robot bende olsaydı yenerdim."
"Yenmemiz gerekmiyordu zaten." Jessica konuştu. "Öyle değil mi Claire?"
"Evet... Jessica."
"Hadi ama Jessica mı? Bana Jess de."
Güldü. Ben de gülmeye çalıştım.
Hope hala baygındı. Robotunu 3 parçaya bölmüştüm. Yemin ederim ki yanlışlıkla.
Nedense dövüşürken kendimi kaybediyordum. Aquila'dan geriye sadece gayet hırpalanmış bir ana gövde kalmıştı. Artemis'in ise kritik devreleri yanmıştı.
Jess sırıttı. "Eee, buralarda nasıl eğlenilir?"
-
Selamlar.
Affınıza sığınarak bu bölümü biraz kısa kesiyorum. Neden bilmiyorum ama deli gibi başım ağrıyor.
Yarın telafi edicem. Söz.
-PhX
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proje E.D.E.N. [Son]
Ficção CientíficaGelecek. Heh, eskiden gelecekle ilgili ütopik fanteziler kurardım; barış, dostluk, kardeşlik... Şu an bu tarz iyimser zırvalar çok saçma geliyor. 2200 yılında gayet gerilmiş olan diplomatik ilişkiler bir anda koptu. Nükleer savaş. İnsanlığın yüzde...