-Sanders-
Koşuyorduk. Deli gibi koşuyorduk.
Aslında beklediğimden daha iyi durumdaydım. 351. tura kadar nefes alış hızım değişmemişti. 502. tura kadar da terlememiştim.
Şu an 1000 küsürüncü turda olmalıydık ama bunun iki katı kadar daha koşabileceğimi hissediyordum.
Claire ise korkutucuydu. Hız bakımından tabi. Bizden ayrı takılıyordu çünkü fazla hızlıydı. Yani biz bir tur atana kadar o üçüncünün ortasında oluyordu.
Diğerleri ise benimle aynıydı. Noire dahil
İtalyan bazen geride kalıyordu o kadar. Oda kısa boyun külfeti.
Arada gözüm Edward'a kayıp duruyordu. Doktor adamın protezini aldıktan sonra ortadan kaybolmuştu. Buna rağmen ısrarla şınav çekmeye devam ediyordu. Kaç olmuştu? Yüz bin? Daha fazla?
"Bu kadar yeter."
Kapı tarafından doktorun sesi duyuldu. Elinde parlak ve yeni bir elle sırıtıyordu. Acele etmeden yavaşlayıp durdum. Sıkılmıştım. Evet.
Adam yavaşça Edward'ın yanına yaklaştı. "Sana tatlı getirdim pis çomar." Elindeki eli uzattı. "Grippy 231i. Senin gibi asi itleri eğitmek için."
Adam birşey demeden sırıtarak eli aldı, aktive etti ve acıyla yere yığıldı. "AAAAAHHHH!!"
"Tabi ah. Ah ya seni gidi pezevenk. Her gördüğün eli takarsan böyle olur işte."
"Sen... Ne- AAAAH!"
"Eli baştan yaptım. Basit bir yapay zeka ve iskelet yenilemesi. Ve bana karşı çıkmayı, zarar vermeyi ve emirlerimi uygulamamayı düşündüğün her an acı çekmeni sağlayacak ufak bir virüs. Kolu çıkartamayacağını da biliyor muydun?"
"Alçak- AAAAAAAAAH!!!"
"ÜSTELİK UYARMIŞTIM. Ceza, sabaha kadar şınav." Arkasını döndü. "Hadi kızlar gidelim."
-
"Neden?"
"Canım istedi de ondan."
Yürüyorduk ama korkarak. Yol boyunca aralıklı olarak manyak gibi kıkırdıyordu.
Elin istatistiklerini okuma fırsatım olmuştu. O güncelleme sayesinde artık sadece bilmek istediğim şeyleri biliyordum. Büyük nimet. Konuyu dağıtmazsak el harbiden de doktorun dediği işlemlerden geçmişti. İskelet yenilemesi felan. Ve virüs. Gerçi sadece basit bir yazılımdı ama olsun.
"Aç mısınız?"
Ben sussam da Hope gayet açık şekilde guruldadı.
"Tabi açsınız. Hadi yemekhaneye, bana da artıklardan getirirsiniz."
Gülerek koğuşa doğru koştu. Biz de merkez yemekhaneye doğru yürüdük.
Uzatmıyorum. Hep beraber yirmi dakika içinde yemekhaneye girip yemeğimizi hiç konuşmadan bitirip kalktık. Claire da mutfaktan ufak tefek birşeyler alıp bize katıldı.
Canavar bir saat önce çok uzak bir kelimeydi. Artık neden herkesin adama canavar diye hitap ettiğini anlamıştım. Korkmuştum. Bir gün önce ultimatom verip rest çektiğim adamdan şu an it gibi korkuyordum.
Edward dallamanın teki olabilir ama bu kadar sert bir hareketi hak etmemişti. Edemezdi de.
Uzaklaşmam lazım.
"Victoria'nın yanına gidelim mi?"
Hepsi sakince onayladı. Noire bile. Hatta en dağılmış o görünüyordu. Acı konsept olarak kötü bir şeydi, kim çekerse çeksin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proje E.D.E.N. [Son]
Science-FictionGelecek. Heh, eskiden gelecekle ilgili ütopik fanteziler kurardım; barış, dostluk, kardeşlik... Şu an bu tarz iyimser zırvalar çok saçma geliyor. 2200 yılında gayet gerilmiş olan diplomatik ilişkiler bir anda koptu. Nükleer savaş. İnsanlığın yüzde...