Bölüm 3

406 42 9
                                    

İşte yeni bölüm! :)

Umarım beğenirsiniz :)

Lütfen yorum yapmayı ve voteyi unutmayın :)

EBRU♌

 Ali’ye fazlasıyla sinirliydim.Eğer bugün burada olmasaydık Ersin’le yemeğe çıkacaktık.Bana önemli bir şey söyleyeceğini söylemişti.Belki de şu anda sevgili olacaktık.Ondan hoşlanıyordum ve onun da benden hoşlandığını biliyordum ama biz iki korkak bir türlü hislerimizi söyleyememiştik.Ersin belki de bana açılmak için akşam yemeğine çıkmamızı önermişti.

 "Bunların şımarık çocuklardan farkı yok." dedi Ayşe gözlerini devirerek Ali’ye.Çocuklara baktığımda bize anlamamış gibi bakıyorlardı.Tabi anlamalarını bekleyemezdim çünkü Ayşe Türkçe söylemişti.

 "Onların yanında Türkçe konuşmayın.Burada kaldığınız müddetçe İngilizce konuşmak zorundasınız.Hadi kalkın ve artık gidelim." dedi kaşlarını çatarak.

 "Harika." dedi Rumeysa İngilizce.Gözlerini devirdi ve ayağa hışımla kalktı.

 Ardından biz de tek tek ayağa kalktık.Fazlasıyla tedirgindim ve korkuyordum.Derin bir nefes aldım.Grubun genelde çekingen üyesiydim ben.

 Asansörün önüne geldiğimizde Tuğba Ali'ye döndü."Biz merdivenlerden ineceğiz." dediğinde başını salladı.

 "Hepimiz." dedi Rumeysa.Ali’ye sinirli olduğu her halinden belliydi.

 "Tamam.Bende geliyorum.Bekleyin." Dedi.Yanımızdan ayrılıp Simon'a bir şeyler söyledi ve tekrar yanımıza geldi.

 Merdivenlerden inerken Büşra “Gerçekten üç ay onlarla aynı evde mi kalacağız?” dediğinde Ali başını onaylarcasına salladı.

 “Bunu istemiyoruz.” Tuğba bunu söylediğinde Ali bir şey demedi.Şirketten çıkarken birçok kamera ve flaşlarla karşılaştık.Güneş gözlüğümü düzelttim ve arabaya bindim.Kızlar da benden sonra bindiler.

 "Bu nedir ya." dedi Büşra sinirle.

 Tam karşımızdaki koltuğa beş çocuk oturunca onlara baktık.Ali ve Simon ön koltuğa oturmuştu.

 "Ali.Elif nerede?" diyen Tuğba’ya bakmadan cevap verdi.

 "İngilizce konuş." Tuğba gözlerini devirdi.Gerçekten sinirleri yükselmişti.

İngilizce konuşmuş.Ben şimdi bir İngilizce konuşurum da neyse!Ona olan öfkem geçmiyordu.Tuğba telefonun çalmasıyla ekrana bakmadan açtı.

"Ne var!" dedi sinirle. “…Aramanı beklemiyordum." Gülümsediğinde Emre’nin aradığını anlamıştım.Başını onaylarcasına sallayıp "Evet." dedi ."Kimin şapkası?" dedi sonra imalı bir şekilde.Emre’nin ona verdiği şapkayı gördüğümde gülümsedim.Genelde hep onu takardı. “Nasıl da mütevazi anlatamam." Dedi yine imalı bir şekilde ve güldü.

 "Emre mi o?" dedi Büşra sırıtarak.Başını salladığında hepimiz telefona yaklaşıp "Selam söyle." dedik sesimizi yükselterek.Elini alnıma koydu ve  beni kendinden uzaklaştırdı.O sırada Emre'nin gülüşünü duydum.

 "Sende onlara söyle." Dediğini duyduğumda yine ona yaklaştık ve aynı anda "As cınıımm." dedik ve Emre’nin kahkahasını duydum.Onun gülüşü muhteşemdi.Bir görseniz nasıl tatlı oluyor gülünce.Aslında onların hepsine çok yakışıyordu gülmek.Özellikle de Ersin’e.

Bu aramızda bir espriydi.Hep en yakın arkadaşların arasında olan ve onlar hariç kimsenin anlayamadığı esprilerdendi bizimkisi de.Sonra aynı şeyi onlar yaptığında bu defa biz kahkaha attık ve sonra telefonu kapattı.

1D & ENERJİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin