❤😘
TUĞBAÇalan saatimle uyandım ve uyanır uyanmaz Büşra'nın odasının önünde bittim. Kapı kolunu aşağı indirdiğimde kapı açılmadı. Birkaç defa kapıyı çalıp "Büşüüü.Uyan artııık." dedim melodik ir şekilde. Nedense bugün enerjim tavandı ve sürekli hoplayıp zıplıyordum. Sabah sabah!
"Günaydın." diyen EBRU'YA döndüm ve ona kocaman sırıtıp "Günaydın dört mevsimim." deyip yanağına sulu bir öpücük bıraktığımda kıkırdadı. Ona hep dört mevsimim derdim çünkü lisedeyken kızlarla bir süreliğine farklı şehirlere geçmiştik ve o zaman bir tek Ebru yanımda olduğu için onunla birlikte ağlayıp gülmüş ve sonunda ona böyle demeye aşlamıştım.
Tekrar Büşra'nın kapısını çaldığımda "Dün Zayn'le kavga ettiler." diyen Ebru'ya döndüm yeniden. "Birbirlerine bağırıp çağırdılar ve sonra Büşra ağlayarak odasına çıktı. Peşinden gittim ama kapıyı kilitleyince bir şey diyemedim." deyip omuz silktiğinde kaşlarımı çatıp ofladım. "Pislik." dedim bütün enerjim sinire dönüşürken. Önüme gelen dağınık saçlarımı geriye savurup Büşra'nın kapısını çaldım yeniden.
"Büşra. Uyan artık." dedim uysal bir sesle. Evde uyuyanlar vardı ve onları uyandırmak istemiyordum. Ayrıca bu konuyu konuşacaktık. Bu böyle gitmezdi. Okey o salağı seviyor ama bir yere kadar yani.
"Uyandım tamam. Git ve hazırlan." dedi Büşra kapısını açmadan. Ebru aşağı inerken odama girdim. Lavaboya girip yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Odama geçip koyu yeşil üzerine mohikan baskılı sweatshırtümü, mavi jeanımı giyip makyaj masasının önüne oturdum. CC kremimi yüzüme iyice sürüp ince bir eyeliner ve ten rengi rujumdan sonra saçlarımı düzleştirdim ve tepeden topladım. Aynada kendime akıp sırıttım.
Odamdan çıktığımda Büşra aşağıda beni bekliyordu. Kendine iki beden bol kamufle montunu, üzgün olduğunda giydiği siyah üzerinde LOL! yazan kazağını, siyah şortunu, siyah çoraplarını ve siyah postallarını giymiş, gözlerinde siyah güneş gözlükleri, koyu kırmızı ruju ve düzleştirdiği saçlarıyla hem ona hayran kalmış hemde somurttuğu için dudak büzdüm.
"Aşkomm." deyip ona sıkıca sarıldım. Bana sarılıp iç çektiğinde ondan ayrılıp kaşlarımı çattım. "Bugün somurtmak yok. Tamam mı? Bana saçma sapan espriler yaptırma." deyip siyah montumu ve onunkiyle aynı postallarımı giyip ona sırıttım."Hadi gidelim." dediğimde bana hafifçe gülümsedi ve birlikte dışarı çıktık.
Önce Simit Sarayından kahvaltı için birşeyler alıp taksi çağırdık. Bu sürede Büşra'nın kafasını dağıtp biraz gülümsetsem de ne zaman boş kalsa somurtuyordu. Telefonumla uğraşırken kaçamak bakışlarla biricik kuzenime baktım. Dışarıyı izliyordu ve oldukça üzgün görünüyordu. Sıkıntıyla nefes alıp "Yeter artık! Yemin ederim bezdim ya! Bana bak bu böyle devam edemez tamam mı?! Ayrılın ya!" dedim Calum'la ilişkimiz duyulduktan sonra artan nefret mesajlarını silerken.
Büşra bana kocaman açılmış gözlerle dönünce telefonumu bırakıp ona döndüm. "Öyle bakma. Ya o mal seni üzüyor . Dedim kuzenimdir seviyordur okey falan da sen hep böyle üzüleceksen cık yani. Zaten sevmiyorum o çocuğu. İşime gelir. Hem sana sevgili mi yok. Ay ne konuştum ben ya." dedim tek nefeste ve Büşra sonunda güldü. Sırıtıp "Hah! Böyle kal ve hiç bozma. hatta vine falan çek. Ne zamandır çekmiyordun." dediğimde başını sallayıp "Ay evet ya." dedi ve telefonunu çıkardı ve bende kendi telefonuma döndüm.