“Gülmek bir güneştir, insanın yüzünden hüzün ve keder kışını defeder.”
- Victor Hugo
Sabah,alarmla beraber uyandım. Her ne kadar yorgun hissetsem de,bu planı yapmak zorundaydım. Usulca yataktan kalktım. Doğruldum. Gözlerim yaralı olan ama yaralı gibi gözükmeyen bacaklarıma takıldı. ‘İntikamını alacağım anne,’ dedim içimden. ‘Sonucu ne olursa olsun alacağım...’
İlk önce sağ,sonra sol ayağımı halıya değdirerek ayağa kalktım. Birkaç adım önümde duran gardıroba baktım. Sanki bir yabancıymış gibi...
Aramızdaki adımlık mesafeyi kapatarak gardırobun kulpunu kendime doğru çektim. Dolabı açtığımda,bana yabancı gelmeyen bir dağınıklılıkla karşılaştım. Bu dağınıklılık bir çöplükten çok,bir kız çocuğunun mezarlığı gibi gözüküyordu. Ve ben de,mezarı deşmeye gelen define avcısıydım.
Bu mezarlığın arasından bir desensiz kahverengi renkli kazak,siyah bir pantolon ve beyaz bir çorap çıkarttım. Aynanın önünde giyinirken karnımdaki ve sırtımdaki morlukları da gördüm. İçimden,‘hepsi için değecek anne,’ dedim.
Çoraplarımı giyebilmek için halıya oturdum. Ayaklarım,yakından daha da kirli gözüküyordu. Tıpkı bir kız çocuğunda olması gerektiği gibi...
Hazırlandıktan sonra dolabın üstünde duran,adres yazılı kağıdı elime aldım ve kapının önüne geldim ve onu gözetlemeye başladım. Evden çıkmak üzereydi. Askılıktan ceketini aldı ve ayakkabılığa uzandı. O gittikten 10 dakika sonra aklıma mutfaktaki kavanoz geldi.
Annem. Her zaman,ne olur ne olmaz diye para biriktirirdi. Mutfak kapısına doğru koştum ve kapının yanındaki ışığa doğru zıpladım. Kavanoz,bulaşıkların olduğu dolapta,‘ben burdayım,’ diye bağırırmış gibi parlıyordu.
Kavonozu alabilmek için küçük masadaki sandalyelerden birini çektim. Parmak uçlarımla boyumu uzatmaya çalışırken dengemi kaybetmemek için çaba gösteriyordum.
Kavonozu alıp hemen sandalyeden indim. Kalbim ağzımda atarken açabilmek için çabaladım. Kavonozu açmam pek uzun sürmedi çünkü kavonozun kapağı sıkışmamıştı. Kavanozun içinden yüz TL çıkarttım.
Altın bulmuşçasına bakıyordum paraya. Çünkü annemin intikamını almaya bu parayla gidecektim. Parayı avucumun içine sıkıştırıp dış kapıya doğru yöneldim. Askılıktaki siyah mantoma ve şapkama uzanabilmek için yine parmaklarımın üstüne çıktım.
Kollarımı mantonun içinden geçirdim ve düğmelerimi ilikledim. Siyah şapkamı da geçirdikten sonra ayakkabılığa yaklaşabilmek için birkaç adım attım.
Baş ve işaret parmağım iki botumu birden tuttu. İki parmağımla bile içerideki tüyleri hissedebiliyordum. Kapıyı açarak botları giriş halısının üstüne koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levlâ'nın Hikâyesi Sarı Kurdeleli Kız
ChickLitLevlâ küçüklüğünden beri ailesiyle büyük sorunları olan bir kızdır. Babası tarafından sürekli şiddet gören Levlâ,sekiz yaşına geldiğinde zihninde üç kişi belirir:şeytan,küçük ve boşluk. Şeytan ve babası ona hayatı zindan ederken büyüyünce artık onl...