31. Bölüm~Can Acısı~

71 38 39
                                    

              

                 🕊🕊🕊

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                 🕊🕊🕊

   “İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, canın olmak düşüncesi yeşerir dururdu içimde...”

-Oğuz Atay

                 27 Yıl Önce...

Küçük Ali cam kenarına oturmuş dışarıyı seyrederken, pencerenin önüne küçük bir serçe kondu. Heyecanla kendisi gibi ufak olan serçeyi izlemeye başladı. Serçe bir yandan camın ardındaki ekmek kırıntılarını yiyor, diğer yandan gagasıyla camı tıklatıyordu.

Bu hareketleri onu izleyen Ali'yi güldürüp mutlu ediyordu. Sonra birden başka bir el, pencereye uzandı. Bu el babasına aitti. Babası pencereyi açıp serçeyi avucunun içine aldı.

Ali babasının kuşa bir şey yapacağını bildiğinden, hızlıca oturduğu koltuktan kalkıp babasının yanına doğru yaklaştı. Babasına onu bırakması için yalvarıyordu.

"Şimdi serçelerle oynamayı bırakıp ders çalışman için güzel bir ders vereceğim Ali."

Küçücük serçe, adamın büyük elleri arasında âdeta kayboluyordu. Ve odanın içinde acıyla ciyaklama sesleri yükseldi...

Günümüz.

Evin arka bahçesine saklandım. Çıkıntılı bir duvarın yanına çömelip bacaklarımı kendime doğru çektim. Her zaman yaptığım gibi...

Bu can acısı ne zaman geçecek diye düşündüm. Büyüyünce mi? Yoksa yarından bile yakın mı? Ya da... Hiç geçmeyecek mi?

Kalbimin acısıyla ne kadar mücadele etmeye çalıştım bilmiyorum. Ama geçmedi. Bilirsiniz. Kalp öyle bir sızlarki, yerinden sökmek istersiniz.

İşte öyle bir andı benim için. Orada kaç saat kaldım, hatırlamıyorum. Tek bildiğim şey hava kararmış, gece olmuştu.

Kemiklerime kadar üşüyordum ama umursamıyordum. Aklım kuğudaydı. Acaba bana küsmüş müydü? Çok korkmuştu, biliyorum. Ama ya birdaha gelmezse? Ne yapardım ben onsuz...

Yağmurlu havanın altında, belki gelir diye bekledim. Bekledim ama gelmedi. Bu sefer bağıra bağıra ağladım. Belki bir dakika, belki saatlerce, belki de günlerce... Ne kadar ağladığımı kestiremiyorum. Tek bildiğim şey;bacaklarımın arasından akan,yağmur damlalarına karışmış gözyaşlarımdı.

Gözyaşlarım yağmurla beraber, kaprimin açık yerlerinden çimlere doğru süzülüp çimleri beslerken, omzumda bir el hissettim.

Merakla başımı otarafa kaldırdığımda, Emine ablayla göz göze geldim. Acır gözlerle bana bakıyordu. Kolumdan tutup beni kaldırırken, sanki zorla götürüyormuş gibiydi.

Levlâ'nın Hikâyesi Sarı Kurdeleli KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin