"En iyiyim bulmak isterken, iyiyi de kaybediyoruz."
-William Shakespeare
Gözlerimi araladığımda yine nerede olduğunu kestiremeyip etrafa bakındım. Etrafıma bakınırken, iki bileğimin urganla yatağa bağlı olduğunu gördüm. Bu kez uyandığımdakinden bile daha güçlü bir çığlık attım.
"DOKTOOOOOORRRRR!" Hemşireler benim çığlığımı duyunca koşturarak içeri girdiler. Küçük bileklerimdeki yumruğun etkisiyle çıkan damarlar canımı yakarken, etrafımda neyim olduğunu anlamaya çalışan iki hemşireye bağırıyordum.
"A-allah'ın b-belası d-doktorunuz nerede?!" Benim bağırmamla şok olan zavallı hemşirelerden biri bana iğne enjekte etmeye çalışırken doktor telaşlı bir şekilde içeri girdi.
"Dur! Bugün çok fazla sakinleştirici verdik, zarar verebilir!" doktorun demesi üzerine hemşire elindeki iğneyi sehbanın üstüne bıraktı. Doktor yatağıma otururken, ben başımı hızlıca sallayarak bileklerimi işaret ettim.
Bir yandan rahatsız edici nabız ölçer aletinin sesi, diğer yandan doktorun konuşması birbirine karıştı.
"Levlâ... Sakin ol!"
"N-n-nesine s-sa-akin o-olacağım y-y-ya? B-beni y-yatağa b-ba-ağlamışsın!"
Benim sinirli hallerime daha fazla dayanamayıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Sen hastasın Levlâ! Kâbul etsen de, etmesen de hastasın!"
Damarlarımın iyice belirginleştiğini, boncuk boncuk terlerin yüzümden boynuma doğru aktığını hissederken doktorun gözlerinin içine baktım. "Ben... Deli... Değilim!" ben dişlerimi dudağıma geçirecek kadar sinirliyken, doktor benim aksime gayet sakindi.
Yüz hatlarını en ufak detayına kadar ezberlemişken, yüzünü yüzümden çekti. Ben hâlâ öfkeliydim.
"Ç-çözün ş-şu i-ipleri!"
Doktorun başını ağrıtmış olacağım -ki hemşirelere başıyla emir verdi.- Bağırmaktan yorgun düşüp başımı yastığa attım. Hemşilerelerden biri bardağa su koyarken, diğeri kantinden yiyecek birşeyler getirmek için odadan çıktı.
Sahii, ben neden buradaydım? Yoksa beni öldürecekler mi? Aman Allah'ım! Ya yemeğimin içine zehir atarlar atarlarsa? Bu tarz düşünceler yüzünden kalbim sıkışırken hemşire yemeği getirdi.
Uzaktan pek görünmese de, kuru fasulye- pilav gibi duruyordu. Korkuyla gözlerim büyüdü ve ellerimin desteğiyle kendimi arkaya atarak vücudumu dikleştirdim.
"B-ben, a-aç d-değilim."
"Ama Doktor Bey, yemek yemen gerektiğini söyledi."
Birden elimde olmadan sinirlendim. "AÇ D-DEĞİLİM D-D-DİYORUM S-SANA!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levlâ'nın Hikâyesi Sarı Kurdeleli Kız
ChickLitLevlâ küçüklüğünden beri ailesiyle büyük sorunları olan bir kızdır. Babası tarafından sürekli şiddet gören Levlâ,sekiz yaşına geldiğinde zihninde üç kişi belirir:şeytan,küçük ve boşluk. Şeytan ve babası ona hayatı zindan ederken büyüyünce artık onl...