38. Bölüm~ Çaresizliğin Ezgisi~

21 2 0
                                    

“Beklentin ne kadar çok olursa, o kadar kırılıyorsun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

“Beklentin ne kadar çok olursa, o kadar kırılıyorsun. ”

- Cemal Süreya 

İşimi bitirdikten sonra ellerimi yıkamak için çıktım. Benimle aynı boyda olan lavabodan, aynayı görmek hiç zor değildi.

Musluğu açmadan önce, tek elimi yandaki sabun kutusunun altına tuttum ve diğer elimle de sabunun düğmesine bastım.

Bir süre sabunun akışını izledikten sonra, ellerimi musluğun altına tutarak suyun akmasını bekledim.

                🕊🕊🕊

Ellerimi yıkadıktan sonra, avucumu suyla doldurup yüzüme çarptım. Kim bilir, ne zamandır yıkanmıyordum.

Tam kapıya doğru dönmüşken, şeytanla karşılaştım. Ben korkuyla yerimden sıçrarken, o hiçbir şey olmamış gibi yüzüme baktı. Yüzünde bir duygu yoktu; ne mutluluk, ne de nefret...

“Ne istiyorsun?” diye fısıldadım, korktuğumu belli etmemeye çalışarak.

“Senin gibi bir lanetlinin ölmesini!” Bu cümlesi bir o kadar tehtidkâr, bir o kadar da sakindi.

“İki yıldır yapamadığını, şimdi mi yapacaksın?”

Bu dediğimin üzerine güldü. Gülüşü kulaklarımı tırmalamıştı. “İnan bana, senin bu kadar lanetli olduğunu düşünmemiştim. Yaklaştığın herkesi öldürüyorsun!”

Söylediği şey, bir dakikalığına geçmişe gitmeme sebep oldu; Annemin, Tülay abla ve arkadaşının ölümü..En sonunda Alpay Amca’yı kaybedişim... Haklı olabilir miydi acaba?

Düşüncelerimden şeytanın sesiyle sıyrıldım. “Ne oldu, durdun?”

Akılma girmesine izin veremezdim.“ Hiçkimseye bilerek zarar vermedim! Ben sen değilim, beni kendinle karıştırma!”

Yine büyük kahkahalarından birini patlatırken, üstüme ağır adımlarla yürümeye başladı. Korkup geri geri yürürken, ayağım kaydı ve yere düştüm.

Yere düşüşümün etkisiyle yere düşerken, şeytan yere düşmemi fırsat bilip tek eliyle boğazıma sarıldı. Tırnakları boğazıma geçerken, bağıramıyordum bile.

Tek elinden destek alıp ayağa kalkarken, ben de onunla havaya kalktım. Acıdan dişlerimi sıkarken, bacaklarım ve ayaklarım benden izinsiz bir şekilde sallanıyordu.

Sonra bir anda şeytan yok oldu. Ben oturur vaziyette duvara yaslanmış, öylece titriyordum. Refleks olarak elimi boynuma götürdüğümde, canımın acımadığını fark ettim.

Elimi geri çekip baktığımda, kan yoktu. Bir dakika... Yoksa, doktorlar ve o -yani babam olacak pislik- haklı mıydı? Delirmiş miydim?

Zorlukla da olsa, ayağa kalkıp ellerimi yeniden yıkadım. Birden ağzımdan bir hıçkırık çıktı. Sevgili gözyaşlarım, bilmem kaçıncı kez zamansız gelmişti.

Levlâ'nın Hikâyesi Sarı Kurdeleli KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin