"Mutluluk, her şeyin muazzam bir garip rüya olduğunu fark etmeye bağlıdır."
-Stephen King
Akşam yemeğinden sonra, mutfaktan bir düşme sesi duyup hızla odamdan çıktım. Mutfak kapısının önüne geldiğimde, Alpay Amca'nın kalbini tutar vaziyette durduğunu gördüm. Ellerindeki haplar avucundan çıkmış, her yere dağılmıştı. Gözleri ise fal taşı kadar kocaman açılmıştı.
O sırada kafamda bir takım uğultular başladı. Hepsi benim lanetli ve belalı olduğumu, onu benim öldürdüğümü söylüyordu.
Olanı biteni idrak edememişken, kafamdaki sesler hâlâ konuşmaya devam ediyordu."Senin yüzünden öldü! Lanetlisin sen!"
Uğultuların söylediği şeyleri, "Ben yapmadım" diye inkâr ederken, yardım çağırmak için kapıyı açtım. Ayakkabı bile giyemezken düşe kalka dış kapıya doğru koştum. Apartmanda kimse olmadığından, dışarı çıkmak daha mantıklıydı.
Dış kapının önüne geldiğim an, başta kapıyı nasıl açacağımı bilemedim. Kilit kısmındaki küçük demir kolu kendime doğru çekiyor, ancak açamıyordum. Açılmayacağını anlayınca, hızlı bir şekilde cam kısmına ellerimle vurmaya başladım.
Bir yandan bağırıyor, diğer yandan kapıya tekmeler ve yumruklar atıyordum.
"Yardım edin! Dedem bayıldı!"
Üç kişi sesimi duyup kapının önüne geldi. Kapı dışarıdan da açılmayınca itfaiyeyi aramaya karar verdiler. İçlerinden kısa boylu, göbekli ve karanlıktan seçebildiğim kadarıyla siyah, kısa saçlıydı.
Kapıyı açmaya çalışan adam ise orta boylu, çelimsiz ve diğerine göre biraz daha uzun saçları vardı. Kapı da tam bozulacak zamanı bulmuştu!
Gözyaşlarım ve çığlıklarım bir birine karışırken, bir buçuk saat sonra itfaiye, ambulansla beraber geldi. Toplanmış kalabalığı yaran itfaiyeciler, kapının önünde durduklarında, bana geri çekilmemi söylediler.
Onların dediğini yaparak kapının epeyce gerisine gittim. O zaman fark etmesem de, babamı ikinci kez kaybetmiştim.
Birisini kaç kez kaybedebilirsiniz? Ya da, birisi sizden kaç kez gidebilir? Gönlünüzden kaç veda verebilirsiniz? Birisini ilk önce kafanızda, sonra kalbinizde ve en sonunda gerçek hayatta öldürürsünüz. Birisi -ya da birileri- sizden istediği kadar gidebilir. Gelirler ve giderler... Ve son olarak, sevgili gönlünüz, kaç veda verdiğini sayamaz.
Benim verdiğim sayısız vedalardan biriydi Alpay Amca. Neyi sevsem ona zarar veriyor, ve en sonunda kaybediyordum. Belki de kafamın içindekiler haklıydı; ben lanetliydim, bilmiyorum.
İtfaiye, ambulans ve polislerin siren sesleri beynimin içinde yankılanırken ben öylece durmuş, duvara bakıyordum. Bedenim olup biteni inkâr ediyor, ruhum ise defalarca bedenimi terk ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Levlâ'nın Hikâyesi Sarı Kurdeleli Kız
Genç Kız EdebiyatıLevlâ küçüklüğünden beri ailesiyle büyük sorunları olan bir kızdır. Babası tarafından sürekli şiddet gören Levlâ,sekiz yaşına geldiğinde zihninde üç kişi belirir:şeytan,küçük ve boşluk. Şeytan ve babası ona hayatı zindan ederken büyüyünce artık onl...