Öğrenilen yeni bilgi sonrası ortamda bir kaos oldu. Vodyanoy olanları duyduktan sonra korkudan titremeye başlamıştı. Zor bela kaçtığı o korkunç yere geri dönmek istemiyordu. Amergin anlıyordu ama çok fazla ses vardı. Çok fazla hareket... Kalkıp odadan dışarı çıktı. Kendini dışarı, bahçeye attı. Gecenin temiz havasını derin derin içine çekmeye başladı.
Neden bu zamana kadar beklemişlerdi? Bir tutsak ellerinden kaçırmak onlar için önemli değil miydi? Hayır, Amergin'in tahminleri doğruysa bu merkez gücü elinde tutmayı, zayıf olana işkence etmeyi seviyordu. Böyle bir örgütte gurur vardır. Ellerinden kuş kaçırsalar da onlar için çok önemli olmalıydı. Yoksa doğru anı mı bekliyorlardı?
Kendini çimenlerin üzerine attı. Geriye doğru uzandı, Ay'ı izlemeye başladı. Kendinden utanıyordu. Bir lider olarak bu savaşı yönetmesi gerekiyordu. Bir savaşçı olarak kaçmaması gerekiyordu. Ama ne düşüneceğini bilmiyordu. Buradaki hiçbir şeyi anlamıyordu. Neden halkı hedefti?
Yanında bir ses işitti. Aaron yanına uzanmıştı. Sessizce gökyüzünü izlemeye başladı. Sessizlik uzun sürmedi.
"İçeride bir kaos var. Munro yönetmeye çalışıyor ama başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim." Burnundan güler gibi bir ses çıkardı.
"Ne yapacağımı bilmiyorum. Şimdi de eli kanlı bir örgüt tarafından takip ediliyoruz."
"Takip ettiklerini nereden biliyoruz. Su ruhu ne zamandır bizimleydi. Gelselerdi şimdiye kadar gelmezler miydi?"
Amergin umutsuzca iç çekti.
"Bilmiyorum. Bu örgüt hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Eğer onları biraz tanısaydım daha doğru bir strateji belirleyebilirdim."
"Su ruhunu ve patuyu biraz sorguya çekmeyi denesek belki bir şeyler hatırlarlar."
"Şu an korkmuş durumdalar. Korku, insanı yanıltır. Olmayan şeyleri olmuş gibi gösterir. Bu yüzden şu onlardan bir bilgi alabileceğimizi sanmıyorum."
Aaron umutsuzlukla iç çekti. Evet, artık bir çıkmazdayız. Ama Amergin burada oturup ne olduğu belirsiz düşmanları tarafından gafil avlanmayı bekleyemezdi. Hızla ayağa kalktı.
"Sanırım karasızlık buraya kadarmış. Sorumlu olduğum insanlar, yaratıklar var. Komutayı ele almanın zamanı geldi."
Gülümseyerek Aaron'a baktı. Ayağa kalkması için elini uzattı.
"Olduğun kişiye çabuk döndün." Aaron Amergin'in elini tutarak ayağa kalktı. Elleri bir süre daha birleşik kaldı.
"Parçalanacak zaman yok. Ne kadar zamanımız olduğunu bilmiyoruz ve bana güvenen az da olsa insan var." İkisi de gülümsedi. Elini ilk çeken Amergin oldu.
"Girelim mi?"
Aaron eliyle kapıyı gösterdi. Amergin önde Aaron arkada içeri girdiler.
***
Amergin içeri girdiğinde gördüğü gerçek kaostu. Yaratıklar bağırarak konuşuyor, Munro onları sakinleştirmeye çalışıyordu. Herkesin orada olduğunu gördü. Bu iyiydi. Başlamak için herkese ihtiyacı vardı.
"Herkes biraz sakin olabilir mi?" Kimsenin Amergin'i duyduğu yoktu. Ama Amergin'in daha fazla tahammülü yoktu.
"Yeter!" Odanın elektriklerinde bir dalgalanma oldu. İstediğini elde etmiş herkesin dikkatini çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Gidilmeyen
FantasíaAlice ormanda dolaşırken aşağı doğru düştü. Bambaşka bir dünyaya geldi. Yepyeni şeyler öğrendi, kendini keşfetti. Peki Alice kendi dünyasına döndüğünde eskisi gibi miydi? Öyle olmak istiyor muydu? Peki en önemlisi Alice'e ne olmuştu? Bir varmış bir...