Amergin gözlerini güçlükle açabildi ve açmamış olmayı diledi. Hapsedilmişti. Bir cam ile dış dünyadan uzak tutuluyordu. Kafesinde sadece bir yatak ve tuvalet vardı. Cam duvar bir koridora bakıyordu. Cama vurmaya, ses çıkarmaya başladı. Odanın içerisinde bulunan deliklerden bir gaz sızmaya başladı. Vodyanoy ve patunun söylediklerini hatırladı. Onu bayıltıyorlardı.
Amergin tekrar gözünü açtığında kendini kafesinde bulmadı. Bir sedyede yatıyordu. Elleri ve ayakları bağlanmıştı. Yüzüne doğru tutulan bir ışık vardı. Bir ameliyathanedeydi. Vodyanoyun söylediği gibi onun üzerinde deney yapmak için buraya getirmişlerdi. Yaşadığı farkındalıkla iplerini daha hızlı çekmeye başladı.
"Kimse yok mu? Hey! Beni kesip biçmeden önce bilgilendirme nezaketini göstermez misiniz?"
Biraz daha bağırıp iplerinden kurtulmaya çalıştıktan sonra biri odaya girdi. Kel kafalı, uzun boylu, vücudunu baştan aşağı örten bir palto giymiş bir adam. Yüzündeki iğrendirici tebessüm ile
"Merhaba Amergin. Kendine zarar vermemelisin. Bizim için çok değerlisin." Dedi.
Amergin'in iyice yanına geldi ve üzerine doğru eğildi.
"Kimsin sen? Burası neresi?"
"Ah, elbette. Prensesimiz bilgilendirmek ilk önceliğimiz olmalı."
Amergin prenses lafını duyduktan sonra araya girdi.
"Kim olduğumu biliyor musun?"
"Amergin, sen ve halkın hakkında çok şey biliyorum. Senden istediğim bana geri kalan bilgileri vermen."
"Önce benim sorularımı cevapla! Sen kimsin ve burası neresi?"
Adam Amergin'İn yanına bir sandalye çekti ve yüzünden eksik etmediği sinsi tebessümüyle cevap verdi.
"Bana Ajan 9 diyebilirsin. Burası da DEB merkezi. Diğer bir adıyla Dünyanın Ebedi Döngüsü. Amacımız bu döngünün devam etmesini sağlamak. Buradaki tecrübelerinde ben sana eşlik edeceğim."
Dünya birliğini korumaya çalışan bir örgüt. Kendi halkını kaçırıp onlara işkence eden ve kim bilir haklarında neler bilen bir örgüt.
"Yani diyorsun ki bu işkence merkezinin başında sen varsın, öyle mi?"
"Sadece araştırma kısmında diyebiliriz. Görevim sizin gibi yaratıkları toplayıp laboratuvara getirmek. Ah, yaratık derken üstünüze alınmayın prenses." Pis sırıtışıyla Amergin'e baktı.
"Tutsaklarının ellerinde kaçmasına bilerek mi izin verdin? Beni ne zamandır biliyorsun? Hedefin ben miyim?"
Ajan 9, ufak bir kahkaha attı ve eliyle şakağını kaşıdı.
"Aslında amacımız seni bulmak değildi. Ama bizim için çok iyi oldu. İyi ki kaçabilmişler. Takip cihazları kaçma işini onlar için imkansız hale getiriyor. Bu yüzden biraz rahattık ve bu rahatlığımız bize seni getirdi. Fark ettik ki bizim için halkını topluyordun. Neden işleri bizim için kolaylaştırmayasın dedik."
"Ta ki takip cihazlarının farkına varana kadar."
"Aynen öyle. Amergin baya zekisin." Yine iğrenç bir kahkaha.
"Benim kim olduğumu nasıl anladınız?"
"Sanırım müttefiklerini iyi seçmelisin. Halkın da olsa şu an başka bir dünyadasınız. Taraf değiştirmeye eğilimli olabiliyorlar."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Gidilmeyen
FantasyAlice ormanda dolaşırken aşağı doğru düştü. Bambaşka bir dünyaya geldi. Yepyeni şeyler öğrendi, kendini keşfetti. Peki Alice kendi dünyasına döndüğünde eskisi gibi miydi? Öyle olmak istiyor muydu? Peki en önemlisi Alice'e ne olmuştu? Bir varmış bir...