9 🐺

7.1K 375 16
                                    

Keyifli okumalar.

_____

Adrese gelmiştik, sorunsuz bir şekilde arabaya binip dağlık alana getirmişlerdi. Etrafı göz ucuyla kolaçan edip kaç kişi olduğunu hesaplıyordum. Pars'a iyice yaklaştım. "Sağ tarafta en az 15 kişi var, sol tarafta 17, arkamızda 6, tahminen şu mağaradakilerle birlikte 123 kişi net." Başıyla onayladı. "Dingoların neden bitmediğini anladık. Stok yapıyormuş değişikler." İstemsizce gülmüştüm.

Biraz daha ilerlediğimizde karşımıza Havin çıktı. "Demek geldiniz."

"He geldik heval. Elimize bir fırsat geçmiş Kora gibi biriyle çalışacaz geri teper miyiz hiç?" Alayla güldü. "Tabii. Fakat Kora'yla hemen tanışacağınızı düşünmüyorsunuz değil mi?" Sahte bir şekilde güldüm. "Tabi ki Havin başkan. Öyle biriyle hemen tanışılmaz zaten değil?"

"Aferin. Çabuk anlıyorsunuz sevdim bunu." Biz de seni seveceğiz yakında. Yine de gülmeye devam ettim. "Eh hadi gelin o zaman, sohbet edelim sizinle." Parsla birbirimize bakıp peşinden gitmeye başladık. Bir mağaranın içine girdiğimizde beklediğimizden fazla insan vardı, toplantı gibi bir şeyin içine mi düştük biz acaba? Eğer öyleyse daha iyiydi.

"Evet beyler. Bu ikisi grubumuza yeni katılacak kişiler." Bizi uzunca baştan aşağı süzdüler, herkese göz gezdirirken görüş açısına girmediğimiz Şivan'ı fark ettim. Lan iguana suratlı maymun! Biz bunu öldürmedik mi? Kaç canı var bu kertenkele karışımı domuzun?! La havle vela kuvvete.. Tanımaz umarım bizi. "Pars sol çaprazına bak." Fısıltıyla söylediğim yere bakınca gerildiğini hissettim. "Bu gerzek ölmemiş miydi?" Başımı salladım. "Evet. Kafasına sıkmıştık hatta. E tabii şerefsiz bu zamana kadar beyinsiz yaşadığı için kafasına sıkınca ölmemiş olması muhtemel. En azından kör falan olmuş olsa yine işimize yarar."

"Evet."

"Ee kendi aranızda konuşmayın. Biraz tanıyalım sizi hadi." Pars benden önce davranıp konuştu. "Ben Halit. Bu da Rojin. Türkiyeden kaçıp geldik, başka bir şey yok zaten." Gözlerini kısıp ağır adımlarla yanımıza yaklaştı. "Sizi gözüm bir yerden ısırıyor ama... Askerlerin yanında değil miydiniz siz!"

Güldüm.

"Havin başkan ya... Sen de yani. Senin bizi görme ihtimalin çok düşük, sen ki işi başından aşkın birisin. Biz dünyanın bir ucunda sen bir ucunda, imkansız bu. Zaten bizim eskerle ne işimiz olur?" Fazla konuştun! Fazla konuştun! Asena Allah seni ne etsin Asena! Pars onaylamaz bakışlar atıyordu.

Beklediğimizin aksine bir kahkaha atınca hafif şaşkınlıkla ona baktık. "Ay canım sıkılmıştı, iyi eğlendim sizinle. Yüzünüzdeki ifade çok komikti!" Ben senin o olmayan yüzünü... "Hahaha tabii, tabii yani korktum bir anda o kadar ciddi olunca." Ama bir anda yine ciddileşti. Bipolar mıydı bu acaba? Ya da ikizler burcu. "Gerçi ciddiydim. Tanıyor gibiyim sizi." Tam konuşacaktım ki arkadan bir ayağı çukurda adam konuştu. "Havin! Bırak onları şimdi, daha önemli işlerimiz var. Siz de gidin dışarda bekleyin!"

Dışarı çıkınca derin bir nefes aldım. "Amca bir ayağın çukurda zaten, gelmiş buraya önemli iş diyor. Senin ne gibi önemli bir işin olabilir? Kefen bakacak herhalde kendine." Pars gülerken yanımıza bir kız geldi. "Yeni gelenlersiniz hemi? Alın bunları, gelin peşimden." Elimize birkaç parça kıyafet tutuşturup ilerlemeye başladı. Başka bir mağaraya gitmiştik, diğerlerine kıyasla biraz daha karanlıktı.

Gözlerimin karanlığa alışması birkaç saniye sürdü, etrafa baktığımda neredeyse hiçbir şey yoktu. Diğerleri gibi değildi bu mağara, içinde birkaç oyuk vardı sadece. "Fazla oyalanmayın hevaller. Havin başkan beklemeyi sevmez."

Kızıl Kurt -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin