Mustafa Sandal ~ Adı İntikamdı
⚜️⚜️⚜️
Köşkte günler birbirine benzer şekilde sakin ve sorunsuz geçiyordu. Lord Jongdae'nin yolladığı ulak yaralı gencin sağlık durumu hakkındaki en yeni gelişmeleri köşke taşıyor, Jongin de bunları her gece gizlice odasına süzüldüğü Kyungsoo ile paylaşıyordu. Zira onun ne kadar endişe ettiğini biliyor ve içinin rahat etmesi için elinden geleni yapıyordu. Bu zorlu süreçte birbirlerinin en büyük destekçisi olmuşlardı.
Jongin artık Kyungsoo ile cinsellik dışında da temas kurma arzusu duyuyor, onunla yakın bulunmaktan ve gündelik konular hakkında konuşmaktan keyif alıyordu. Sevişmek daima aklının kıvrımlarında dolaşıp dursa da artık tek arzusunun bu olmadığını iyice anlamış, hislerini kabul etmişti. Yeni ve korkutucu ancak bir yandan ılık ve tatlı bir duyguydu bu. Belki de kitaplarda anlatılan, o her zaman küçümsediği aşk böyle bir şeydi.
Cumartesi öğleden sonra aniden rahatsızlanan Kyungsoo, akşam yemeğine katılamayacağını duyurdu. Bu haber köşk ahalisini derin bir endişeye sürüklemişti. En çok da Yalı Çapkınını. İsteksizce yediği birkaç lokmanın ardından babasının zoruyla piyano başına geçen Lord Jongin, klasiklerden birkaç parça çaldıktan sonra yarım kalan işlerini gerekçe göstererek müsaade istemiş ve yukarı çıkar çıkmaz soluğu Kyungsoo'nun odasında almıştı. Onun bu aceleci tavırları elbette Junmyeon'un dikkatini çekmişti. Zaten bir süredir Jongin fevkalade sakin ve uyumluydu. Eskisi gibi Kyungsoo'ya sataşmıyor, olur olmadık yerde kavga çıkarmaya uğraşmıyordu.
Doğrusu Junmyeon kardeşinin Kyungsoo'ya karşı ilgisinin fevkalade farkındaydı. Bunun Jongin'in devasa egosundan kaynaklanan bir şey olduğunu düşünerek endişe ediyordu. Jongin yenilgi nedir bilmez, yenilgiyi kabul etmezdi. Gücünü ispat etmek uğruna bir erkekle yatacak kadar deliydi. Kyungsoo tarafından reddedilmesinin acısını bu şekilde çıkarmak istiyor olabilirdi. Junmyeon ilk fırsatta kardeşini çekip konuşması, onu bu konuda uyarması gerektiğini hatırlattı kendine. Aksi halde masum bir insan yok yere mağdur olacaktı.
Jongin mutfaktan aşırdığı atıştırmalıklar ve aşçıya hazırlattığı papatya çayı ile Kyungsoo'nun kapısını çaldı. İçeriden "Girin." sesini duyunca dirseğiyle bastırdığı kolu indirip odaya girdi.
Kyungsoo'yu yatak döşek göreceğini zanneden Jongin, onu yatağında yalnızca biraz solgun gördüğünde içten içe rahatlamıştı. Soğuk algınlığı ve grip ölümcül olabiliyordu. Neyse ki Kyungsoo'nun durumu ciddi görünmüyordu.
Elindeki tepsiyi yatağın başındaki sehpanın üzerine bırakıp Kyungsoo'nun hemen yanına oturdu. Elini alnına koyarak ateşini ölçmeye çalıştı bir yandan. Hafif bir yükselme vardı, o kadar.
"Çok endişe etti herkes. Kendine daha iyi bakman gerekir Kyungsoo. Sana bir şey olursa ne yaparız?"
Kyungsoo bir kedi gibi sokuldu Lordun avucuna. Bu ufacık temas bile ona hemencecik şifa olmuştu. "Bir şeyim yok aslında." dedi gülümsemeye çalışarak. "Yalnızca yorgunum. Biraz da uykusuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalı Çapkını
Fanfiction"Yanlış olduğunu biliyorum. Öyleyse neden? Neden vazgeçemiyorum senden?" Kapak için @thekadishipper a sonsuz teşekkürler<3