Wilde Rose ~ Faun
⚜️⚜️⚜️
Jongin onunla kendi evinde göz göze gelmeyi beklemiyordu. Gencin şapşal yüzündeki mahçup gülüşü görmesi ile zihni darmadağın oldu. "Onun burada ne işi var?" diye sorup durdu kendine lakin bu sorunun cevabını kendi kendine veremeyeceği açıktı. Meraklı görünmek istemediğinden abilerine de soramazdı. Birbirinden çirkin onlarca ihtimal, abisini ayartmak ya da yalıda onunla aynı yatağı paylaşmak da bunlara dahil, zihninde çığ misali büyüdü. Böyle iğrenç bir şeye katiyen müsaade etmeyecekti. Mevzunun onu neden bu denli ilgilendirdiği üzerine biraz düşünse ne kadar yersiz davrandığını fark edebilirdi belki ancak bütün çocukluğunu babasına öykünerek geçiren biri için eşcinsellere karşı saplantılı takıntısı hayli normal karşılanıyordu. Zira dük eşcinsellerden nefret ediyordu. Oğlu Junmyeon'un bir Lord ile ilişkisi olduğunu öğrendiği vakit söz konusu kişi çoktan ölmüş olmasaydı neler yapabileceğini kimse bilemezdi. Saygın bir aileye yakışmayan bir durumdu düke göre bu. Hatta tabiata aykırı ve akıl almaz bir ahlaksızlık örneği.
Düşüncelerinden sıyrılmasını sağlayan şey Junmyeon'un uyarı niteliğindeki öksürüğü oldu. Ona daha nazik olmasını kaşlarının hareketi ile hatırlatıyordu ki eskiden beri bir abi olarak daima bunu yapardı. Jongin merakına yenilip uşaklardan birini kenara çekti ve sorgulamaya başladı.
"Kim bunlar? Ne için gelmişler?"
"Bay Doh, bayan Doh ve bay Doh efendim. Evlerinde çok kısa bir süre önce yangın çıkması sebebiyle Lord Junmyeon tarafından tamirat bitinceye dek bizde misafir kalacakları bildirildi."
"Yangın mı? Ah... Ne kadar kalacaklarmış peki?"
"Bilmiyoruz lordum. Henüz bunun hakkında bilgilendirilmedik."
"Pekala, gidebilirsin."
Jongin, bu açıklamanın ardından evlerinin yandığını ve bu sebeple bir süreliğine yalıda misafir olmak zorunda kaldıklarını, bu fikrin Junmyeon'un başının altından çıktığını tahmin etmek hiç de zor değildi, öğrendiğinde epey utandı. Onu hiç şık olmayan bir biçimde itham etmişti. Gözünün önünde canlanan yatak sahnesi hayli gerçekçi olarak hala zihnindeydi. Ah, onu çıplak hayal etme ahmaklığını niçin yapmıştı ki? Suçluluk hissi giderek büyüdü ve bu yüzden ayağına çivi girmiş bir at kadar hırçınlaştı.
Doh Kyungsoo...
Bu adam Jongin'e kendini kötü hissettirmeyi her durumda bir şekilde başaran sinir bozucu bir varlıktı. Ondan nefret ediyordu ve Jongin hayatı boyunca kimseden bu kadar kısa sürede bu kadar güçlü nefret etmemişti. Sevmediğin ot burnunun dibinde biter derler ya hani, inadına yapar gibi koşullar onları bir araya getiriyordu sürekli.
Akşam yemeği vakti gelince salondaki büyük yemek masasında bir araya geldiler. Dük Kim, masanın en başına oturdu ve misafirlerini eliyle bir tarafa, oğullarını karşı tarafa davet etti. Bir yanına Kyungsoo'nun babası, diğer yanına en büyük oğlu Junmyeon oturdu. Kyungsoo annesinin hemen yanında yerini aldığında Jongin'in tam karşısına denk gelmişti ve bu durumdan hazzetmese de zor gününde ailesine yardım eli uzatan Junmyeon'un hatırına küçük zamparaya katlanacağına dair kendine söz verdi. Nezaketen başını kaldırıp lordun yüzüne baktı ve sözsüz bir selam vererek gülümsedi. Ne var ki lordun en ufak tebessüme bile alerjisi var gibi duruyordu. Yahut belki de onun alerjisi Kyungsoo'yaydı. Kyungsoo hakikatin hangisi olduğunu bilmek istemediğini fark ederek güldü. İçten içe ikincisini tercih ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalı Çapkını
Fanfiction"Yanlış olduğunu biliyorum. Öyleyse neden? Neden vazgeçemiyorum senden?" Kapak için @thekadishipper a sonsuz teşekkürler<3