Giriş 🥀

909 30 61
                                    

Bölüm Şarkısı: Eurielle ~Eurielle

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!

Giriş: Bataklığa Çekilen Çocuk

Uzun uzun atılan kahkahalar, hayranlık uyandıran kız... Kara gözlerine dünyanın bütün ışıklarını doldurmuş, o ışıkla da herkesi kendine bağlamıştı. Bir tebessümü için dünyayı yerle bir edebilecek iki çocuk vardı. Bu oğlanlardan birine sevgisini ve aşkını, diğerine ise şefkatini veriyordu. Küçücük yaşta onların annesi olma görevini üstlenmişti. Biri daha doğarken annesini meleklere emanet etmişti, diğeri ise iki sene önce. Ve Verda'nın da görevi onlara anne şefkati vermekti. Her zaman etrafımızda fedakâr biri olurdu ve bunu üstlenecek tek kişi de oydu. Kalbinde bir iyilik meleği vardı, bu iyilik meleğiydi üçünü birbirine bağlayan.

Yüzüne dökülen yapraklara gözleri kısık bir şekilde bakıyordu. Yaz geliyor, ağaçlar çiçekleniyordu. Bu çiçekler de en az kendi kadar temiz olan kızın yüzüne dökülüyordu. Kendi etrafında kahkaha atarak dönmeye başladı. Kan kırmızısı elbisesi onunla birlikte savruluyordu. Sanki bir balerini izler gibi Verda'yı izliyordu iki çocuk. Öyle efsunluydu ki gözlerini çekince lanet onları bulacaktı sanki.

Sadece kısa bir an Anıl gözünü kaçırdığında Verda'nın bileği yana döndü ve dengesini yitirdi. Birkaç adım ötesinde oturan Korhan hızla ayağa kalkıp onu tuttu sıkıca. Kolları arasında minik bir bebek gibi duruyordu esmer kız. Kara saçları beline kadar dökülüyor ve ilk anda dikkatleri üzerine topluyordu. "Sen, hep beni böyle kurtaracak mısın?" Yüzünde hafif bir tebessüm ile Korhan'ın mavi gözlerine bakıyordu. Korhan'ın yanında olmak onu bütün olumsuzluklardan alıp huzura emanet edilmiş gibi hissettiriyordu.

"Ben bu hayatta var oldukça senin gölgen olup kurtaracağım." Korhan'ın sarıya çalan açık kahverengi saçlarını gülümseyerek karıştırdı. Duvar gibi bembeyaz teni vardı ve Verda ile tezatlığın uyumunu burada yakalıyordu.

Anıl'ın içi, öfke ve hüzünle dağlandı. Korhan ile oynadıkları bilyeleri dağıttı. Bir gün aynı bu bilyeler gibi dağılıp savrulacaklardı. Hayat onları kendi oyununa çekip kukla yapacaktı. Ah, ne yazıktı bu oyun uğruna ölen bedenler için.

"Yüzmeye ne dersiniz?" Dikkat çekmek için sesini yükseltmişti. Bir yandan da baraja doğru gidiyordu. Verda bu barajı hiç sevmezdi. Üstelik barajda yüzmeyi de doğru bulmazdı. Hep çok korkardı. Belki de bir gün başına gelecekleri hissettiği içindir, kim bilir? "Ben barajda yüzmem. Hem yüzme bilmiyorum, biliyorsun." Zifiri karanlık saçlı çocuğa baktı. Hep melül melül bakar ve karşısındakinin ona kıyamadığını fark ederdi Verda. "İyi, peki." Anıl dağınık saçlarını iyice dağıttı.

"Sen gel bari." dedi Korhan'a. "Hiç yüzesim yok. Hem Verda'yı da yalnız bırakmayayım." Deniz mavisi gözleri karşısındaki esmer oğlandaydı. Onu gerçekten sever ve bir dost olarak görürdü Korhan. Fakat onları bir arada tutan birbirlerine olan sevgileri değil, Verda'ya olan sevgileriydi. İkisi de bu çitlembik kızdan vazgeçemezdi. "Tuttu yine nazenin tavırların. İyi, kol kola oturun siz." Öfkeyle üzerindeki tişörtü çıkarıp kenara attı. Esmer tenine alaca güneş ışığı vuruyordu. Ardından sert çıkışmaya kıyamadığı kıza döndü. "Hemen geleceğim, Çiçek." Verda'nın adının anlamı: Gül çiçeği demekti. Onun çiçeğiydi. "Çok derine açılma olur mu?" İkisinin de kara gözleri birbirine değdi. Sözsüz bir anlaşma imzalanmıştı. Ama biri kuralları yıkmayı hep çok severdi.

Anıl suyun derinliklerine doğru giderken Korhan ve Verda ağacın kenarına oturmuşlardı. "Bir gün üçümüz çok güzel şeyler başaracağız. Sen doktor olacaksın, Anıl polis, ben de avukat olacağım. Yine bugün olduğu gibi hep birbirimizin yanında olacağız değil mi Korhan?" Mavi gözlere onay bekler gibi baktı. "Senin uğruna her şeyi başarabiliriz." Duydukları yüzünde sevimli bir tebessüme yol açtı. Korhan ikisinin arasına ilk önce karahindibayı uzattı, ardından da işaret parmağını. Karahindibayı uzatan elini sıkıca tuttu. İlk andan beridir yaptıklarını yapacaklardı. Mermer gibi beyaz ve pürüzsüz elini önce seyretti, ardından işaret parmağını uzattı Verda. Parmakları sarmaşık gibi birbirine bir kara düğüm gibi dolandı. Bu onların arasındaki gizli bağı simgeliyordu. Gözlerini kapatıp muma üfler gibi karahindibaya üfledi. İkisi arasında kar misali süzülüyordu. Korhan bir müddet gözleri kapalı kalmaya devam eden kızı izledi. Uzun kirpiklerinin gölgesi elmacık kemiklerindeydi. Kan kızılı dudakları ise hafif aralıktı. Öyle güzeldi ki, bu esmer kızı ömrü boyunca izleyebilirdi.

Bir çırpınma sesi ve yarım çıkan çığlık sesini duydular ve o an kalpte çarpan endişeyi yok sayamadılar. Yine üçü de aynı anda, aynı şeyi hissediyorlardı. Korku... Korhan önden suya doğru koşmaya başladı. Anıl suyun içinde çırpınıyordu. Çok fazla ileriye gitmişti. Oysaki ona gitmemesi gerektiğini söylemişti. İlk gözünü kaçırmış, sonra da sözünü dinlememişti. Lanet kaçınılmazdı.

Korhan suya atlayacağı zaman Verda can havliyle koluna asıldı. Kafasını dehşetle iki yana sallıyordu. "Sen de boğulursun." Bir tercih meselesi olduğu vakit seçeceği kişi kalbiydi. "Belki ben yardımcı olabilirim." diye devam ettirirken sesi de titriyordu. "Sen yüzme bile bilmiyorsun." Verda'nın gözleri çırpınan Anıl'a döndü. Çığlık atmak istedi. Belki biri onları görür ve yardım ederdi. Dengesizce bir adım attı boşluğa doğru. Duygularını kontrol edemiyordu. Sadece ağlıyor ve bulanık bir şekilde Anıl'a bakıyordu. Korhan onu sıkıca sardı ve kendisiyle birlikte geriye çekti.

"Yardım çağıracağız." dedi kendinden emin bir şekilde Korhan. Oysaki deli gibi korkuyordu. Oyun arkadaşını kaybetmek üzereydi. Bu katlanılması zor bir acıydı. "Kalayım ne olur!" diye ağlarken bağırmıştı. Kalamazdı. Kaldığı an suya atlayacağını adı gibi biliyordu. İyilik melekleri yardım edemeden duramazdı ve arkasını döndüğü an suya atlaması kaçınılmaz olacaktı. Kollarını sardığı bedenden hiç çekmeden yürümeye çalışıyordu.

Sesli ağlamalarının arasında kafasını geride bıraktığı arkadaşına çevirdi. Koyulaşan suyun içinde çırpınmayı kesmesine ramak kalmıştı. Bataklığa çekilen çocuğun gördüğü son yüz ondan uzaklaştırılan kızdı. Onu bıraktığına emin olduğu vakit çırpınmayı da kesmişti. Ölüm onu kucağına çekmiş, ninnisini mırıldanmaya başlamıştı.

Kızın ise hayatının değiştiği gün gördüğü ilk yüz şefkatini verdiği çocuktu. Ve bu bataklıkta yoluna ortakçı olan kişi de sevgisini verdiği çocuk olacaktı. Onların hikâyesi kanla başlamıştı ve kanla son bulacaktı.

🥀🥀

Selam! Nasılsınız? Umarım giriş bölümünü beğenmişsinizdir. Birlikte bir yola çıkıyoruz, umarım bu yolda ellerimiz ayrılmaz. İlk bölümden son bölüme kadar neredeyse her şey belirlenmiş durumda, bana sadece yazması kaldı. Haftada bir ya da iki bölüm atacağım ilk zamanlar baştan bilgilendirmek isterim.

Yıldızlar kadar seviliyorsunuz ⭐💜

Yıldızlar kadar seviliyorsunuz ⭐💜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Leyl ve HarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin