Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu ~Tükeneceğiz
Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!
Bölüm 13: Cennet ve Cehennem Çıkmazı
Cennetin o güzel yedi katından birinde olmayı umut ederek büyümüştüm. Çünkü temiz ve saf bir kalbim vardı o vakitler. Sadece doğru olan için yaşardım. İlk önce Anıl'ın ölümünde korkaklık yapmış ve bir yalanın içine düşmüştüm. O yalandan sonra masum yanlarım yıllar geçtikçe bana düşman olmuştu. Sonra en olmaması gereken şey olmuştu. Lisa'm ölmüştü. Benim biriciğim ölmüştü. O vakitten sonra iyi olmanın derdine hiç düşmemiştim. Aksine sınırlarımı zorlayacak kadar kötü olmam gerektiğini düşünmüştüm. Ve biliyordum ki bu yolun sonunda benim yerim cehennemin yedi katından biriydi. Arada kalanlardan değildim. Sadece kötüydüm artık. Olmam gerektiği gibi, olmamı arzuladıkları gibi...
Arabamın kapısını sertçe kapattım. Duraksayıp güneş gözlüğümü çantamın içine koydum. "Verda'm." Sesini duyduğum an ağırca yutkundum. Bakışlarım bile titremişti. Kafamı ona çevirdim. Heybetli ve görkemliydi her zaman ki gibi. Onun bir kere bile gözüme çirkin göründüğü an olmamıştı. Olması da imkânsızdı.
Tam karşımda yerini aldı. "Nasılsın?" Sanki dün gece hiç konuşmamışız gibi yine ilgi doluydu. "İyiyim, sen?" "Gün güzelliğinle aydınlanmışken nasıl iyi olmam?" İçtenlikle kocaman gülümsedim. Yıllar geçse de ilk gün ki gibi bakmayı hiç bırakmayacağım tek kişiydi. Onun yeri, göğüs kafesimin altındaydı.
"Mağazanın inşaatı nasıl gidiyor?" dedim. Omuz silkti. "İlk kez mesleğimi severek yapmıyorum." Bu kadar net bir biçimde ifade edeceğini düşünmemiştim. Ama onunla aynı hisleri paylaştığımı anlamam rahatlatmıştı da. Ben de ilk kez mesleğime bu denli uzaktım. Yaratıcı bir şekilde sürekli çalışan beynim, burada durmuştu sanki. Bazen tasarım bile yapmak istemiyordum. Oysaki normalde çizimlerin tamamını çoktan tek başıma halletmiş olurdum.
"Benim yüzümden bu durumdasın." dedim keyifsiz bir şekilde. Biçimli kaşları çatıldı. "Bunu kendine dert et diye söylemedim. Sadece senin dışında kime içimi dökebilirim ki? Her şey bitsin ve biz yine uzaklara gidelim istiyorum." dedi. "Bunun olmasını öyle çok isterim ki. Ama sen de biliyorsun değil mi, biz bu kuyunun içinden her şey bittiğinde de çıkamayacağız?" Omuzları düştü. Bu biliyorum demekti.
Kuvvetli bir rüzgâr esti. Saçlarım dört bir yana firar etti. Bakışlarımı onun gökyüzünden bile güzel olan gözlerinden ayırmıyordum. Sanki içi gider gibi bakıyordu. Belki de benim yalanımdı, bilmiyorum. Yine de bu bir yalansa kendimi inandırmayı tercih ediyordum. Bunu çok istiyordum çünkü. Saçlarımı parmaklarının arasına kıstırdı ve kulağımın arkasına iliştirdi. "Bir kız varmış; kırmızı elbiseli kız. Bir de onun çiçekleri kıskandıracak kadar güzel kokan sırma saçları varmış. Bu saç her savrulduğunda bilmezmiş karşısındaki oğlanının nefesinin kesildiğini." Son cümlesi nefesi kesildiği için kesik kesikti.
Dudaklarım aralandığı an başka bir ses duyuldu. "Selam, ne yapıyorsunuz?" Bulem'in neşesi yine bizi girdabına çekmişti. Bu kadar dertsiz olmayı nasıl başarıyordu? Nasıl bir maske bu kadar iyi saklayabilirdi? Patlak vermesi gerekmez miydi? "Sohbet muhabbet işte." dedim yarım yamalak gülümseyerek. Korhan'ın sol yanında olması neden beni bu denli deli ediyordu? Dişlerimi sıkmaktan yanaklarım içine gömülmüş ve kemiklerim ortaya çıkmıştı.
"Size gerçekten bayılıyorum. Kardeş gibi çok iyi anlaşıyorsunuz." Kendimi tutamadığım bir sinirle ona döndüm. "Nereden kardeş oluyoruz? Annemiz, babamız bir mi bizim?" Şaşkınlıkla bedenini geriye çekmişti. "Birlikte büyümüş olmanıza rağmen sevgili olmadığınıza göre büyük bir kardeş bağınız var diye düşündüm." Masum bir ses tonuyla kendini açıklıyordu. İfadesiz maskemi anında takındım. "Esasen biz zaten bir arkadaştan çok daha ötesi olduk. Ama bu kardeş bağıyla alakadar bir durum değil. Bu arada Korhan ile de anlaşmana sevindim." dedim gülümseyerek. Sanki ağzımın içinde cam parçaları vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leyl ve Har
Romance(Aktif kitaplar tamamlandıktan sonra devam edilecek) Geçmişin ipleri, üç farklı hayatı kördüğümle birbirine bağlamış ve kaderleri ayrılmamak üzere bir çizilmişti. Bu kader ağının içine hapsolmuş bir cinayet, bir ölüm, bir kadın, iki de adam... İntik...