7. Bölüm 🥀

73 11 75
                                    

Bölüm Şarkısı: Neşet Ertaş ~Acem Kızı

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!

Bölüm 7: Pikap Hırsızı ve Yancısı

Kendimden emindim ve omuzlarım dikti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kendimden emindim ve omuzlarım dikti. İnce topuklu ayakkabımın üzerinde çıplak ayak yürüyormuş gibi rahattım. Duraksayıp beş katlı eski daireye çevirdim bakışlarımı. Bütün o şatafat paranın kayıp gitmesine bakardı, tıpkı bu ailede olduğu gibi.

Merdivenleri arşınlarken bir yandan gözlüğümü ağırca çıkarmıştım. Boşlukta salınan elimin birinde dikdörtgen ince çantam vardı. İşaret ve orta parmağımın arasında kıstırmıştım hafif olan çantayı. Diğer elimde ise gözlük vardı. İkinci kata doğru ilerlerken bir kadının bağrışlarını işittim. "Yeter be çocuk, şu müziğin sesini bir kısamadın! Koyacağız seni el birliğiyle kapı dışarıya anca o zaman rahatlayacaksın!" Gerçekten de apartmanı gürültülü bir rock müzik dolduruyordu. Bu ses beni rahatsız etmiyordu ama kadının sesi anlık yüzümü buruşturmama sebep olmuştu.

"Amma abarttın be teyzeciğim!" Kapıyı kadının yüzüne çarptığını duyabilmiştim. Onun bulunduğu kata girdim. Uzun koridorda yürürken kadının bakışları bana döndü. İmrenmek ve burada olmamın hayreti yüzüne düşmüştü. Çafçaflı bir görüntümün olduğunu biliyordum. Yandan bir şekilde bakarak uzaklaşmıştı. Çocuğun oturduğu dairenin önünde durdum. Kahverengi kapı epey bir eski duruyordu. Omzumla ittirsem yere devrilir gibiydi.

Elimin tersiyle kapıya vurmuştum. Yüzüğümün taşı kapıda sese dönüşmüştü. Onca sese rağmen duyacak mıydı merak ediyordum. "Valla bıktım ha sizden! Şarkı çalıyor alt tarafı, ne battı size ya?" Kapıyı açtığı an karşı karşıya geldik. Onu on sekizlerinde beklemenin şaşkınlığı da vardı üzerimde ama bunu, ona yansıtmadım. Aşağı yukarı yirmilerinin ortasında gözüküyordu.

Mavi gözleri belirsizlikle üzerimde gezindi. "Ne vardı?" Sesi görüntüsü gibi aksiydi. "İçeri davet etmeyecek misin?" dedim sakince. "Tamam tipimde bir hayır yok da her önüme geleni de evime almıyorum." dedi. Derin bir soluk verdim. "Sence öylesine gelmiş biri gibi mi duruyorum?" Üstten baktığımın farkındaydım. "Görüntün fiyakalı, ben de bundan rahatsız oldum. Fiyakalı tipler canımı almayacaksa kapıma gelmez." Göz devirdim. "Ölmediğine göre o tipler canını alamamış, bu demek oluyor ki ben de almayacağım."

Biraz duraksayıp yüzümü seyretti. "Alamayacağım demedin, almayacağım dedin; bu demek oluyor ki istediğin zaman bu işe girişebilirsin." Artık bir şeyleri oyuna çevirerek uzattığının farkındaydım. "Salak mısın sen?" dedim sert bir şekilde. "Kelime oyunları yapıp beni sınama, çok istersem şimdi boynunu keserim." Tabii ki böyle bir şey yapacağım yoktu, yine de korkutmak için çantamı hafifçe salladım. İçinde kesici bir şey olduğunu ona inandırmaya çalışıyordum. "Çok sıkıcısın." deyip omuz silkti. Ölümden korkacak bir tipe pek de benzemiyordu. "İçeri davet edecek misin yoksa babanın durumu seni alakadar etmiyor mu?" Duraksadı. Ardından bakışları ciddileşti ve duruşunu düzeltti. İşte böyle yola gelecekti.

Leyl ve HarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin