23. Bölüm 🥀

61 8 52
                                    

Yorumlarınızı eksik etmeyiniz. İyi okumalar!

Bölüm 23: Seni Sevmek Güzel Bir Meziyet

Belime bir kol usul usul süzüldü ve tek hamleyle beni geriye çekip kendine yasladı. Durdum öylece. Kim huzuru bulduğu yeri terk etmek isterdi ki? Benim ruhum epeydir yaralıydı. Ruhun da yara alabileceğini bana ölümler öğretmişti. Ruh ölünce bedenin yaşamasının da faydası kalmıyordu. İçimde, hayır hayır, kalbimde ufak bir nokta canla başla çarpıyordu. O ufak çarpan yer, Korhan'dan ibaretti. Yaşıyorsam, biraz olsun nefes alıyorsam, hâlâ bir yerlerde eskisi gibi gülmek istiyorsam bunun yegâne sebebi oydu. Ben ona ve onun aşkına tutunmuştum.

Ah, benim cancağızım. Ah, benim, benden vazgeçmeyenim. Eh be adam, ben senin can yanığın değil miydim de beni sevmekten hiç vazgeçmedin? O hâlde severken neden dilin bana lâl olmuştu? Kalbin ben için ağlarken mantığın beni düşman mı bellemişti? Ben, senin beynine yaptığın en büyük vurgunundum. Affet beni sevgilim, affet beni canımın içi, güzel oğlanım.

Aynadaki birleşmiş hâlimize baktım. Ne de güzeldik öyle. Sanki zamanın eli bize hiç değmemiş gibi, onca kişinin ölüsünü görmemiş gibi, ben hiç kafayı yememiş gibi, o hiç uğrumda harcanmamış gibi... Öyle işte, öyle güzel.

Başımı omzuna yaslarken onun yanağı da başımın yanındaydı. "Her şeyi ayarladım, istediğin gibi herkesin tepkisini izleyebileceğin bir ortam yarattım. Ayrıca intikam oyunumuza girmesi gereken herkesi de usul usul bu gece sokuyoruz." Minnetle ve bir o kadar acıyla gülümsedim. Aynada gözlerimiz birleşti. "O yerde benim canımın soluğu kesildi. O yerde son kez biri onun ölümünü gördüm. Korhan... Korhan ben nasıl dayanacağım? Korhan onlardan biri onu öldürmüş olabilirken ben nasıl içten davranacağım? Canımı alsalardı da ben bunları görmeseydim, yaşamasaydım." Gözlerim dolmuşken zorlukla yutkundum. Lisa'nın öldüğü barda eğlenmeye gidecektik. Orayı onlara bir kez daha hissettirmek benim canımı onlardan bile daha çok yakıyordu.

"Zor, tahmin edemeyeceğim kadar zor farkındayım. Ama ben hep yanındayım. Her ne olursa olsun, ne yaşamamız gerekirse gereksin ben hep senin bu kadar yakınında olacağım. Bir değil bin olsun yine de onların sonunu böyle birlikte getireceğiz." O her zaman ikna edici bir adam olmuştu. Sözleri hiçbir zaman öylesine dudaklarından dökülmezdi. Güvenle harmanlanır, bana da öyle sunulurdu. O benim şüpheye düşmeyen yanımdı...

Uzun uzun bakışmamızın ve sessizliğin ardından tekrar onun sesi duyuldu. "Mutlu değilsin." Aynadan gölgeli bakan mavi gözlerine baktım. "Değilim." Sesim bir fısıltıdan öte değildi. Sanki sesimi, canımla birlikte kesmişlerdi. "Ben çok uzun süredir hiç mutlu değilim. Bir tek sana bakarken gülüyorum, sana bakarken kendimi iyi hissediyorum, bakışlarında nefes alıyorum ama ruhum acı çekiyor. Baksana, baksana her şeyin başı da, sonu da ölüm. Yaşam, kendisiyle ölümü de getiriyor. İlk önce Anıl, sonra Lisa, annem, en başta senin annen... Bizim, bizden başka kimsemiz kalmadı. Sen olmasan, varlığını göğsümde hissetmesem ben nasıl dayanırım ki? Korhan... Korhan'ım, bal oğlanım, herkes gitsin sen gitme. Ben öleyim, sen yine de hep yaşa olur mu?" Dolu gözlerimin ardından bulanıkça güzel yüzüne bakıyordum. "Senden sonra ben nasıl yaşarım hiç düşünmüyor musun? Ben senin için bir yaşam mücadelesi verirken, uğrunda yanmaya hazırken seni yitirdikten sonra nasıl yaşayabilirim?" Sesi tok olsa da hüzünlü tınıyı hissedebiliyordum. "Ben her gün onların içindeyken, katillere bir nefes yakınken zaten yeterince ölüyorum..." diye fısıldadım. "Seni böyle görürken benim huzurla yaşadığımı mı zannediyorsun? Senin gözlerine bakarak anbean ben de ölüyorum. Benim yaşam çizgim senden ibaret. Sen varsan ben varım, senin kadar varım." Öyle sahici, öyle içtendi ki bana hiç kimse böyle gerçek olmamıştı...

Leyl ve HarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin