daft punk - instant crush
Uykusuzluk ve yorgunluk arasında gidip geldiğim bir haftadaydım. Sınavlarımız başlamış, son birkaç gündür de kar yağıyordu. Yani, sabahın erken vakitlerinde kalkıp, o buz gibi havada okula gidiyorduk. Sınava giriyor, uykusuzluğumuzu görmezden gelmeye çalışarak ertesi gün olacak sınava çalışıyorduk.
Soğuktan donmak üzereyken elimi atkıma atıp biraz daha kendimi korumaya çalışıyordum ki "Hyung." Diye seslenen kişiyle birlikte rahat bir nefes almıştım. Bana mesaj atar atmaz dışarı atmıştım kendimi. Fakat o henüz yeni teşrif edebiliyordu. "Üzgünüm, bir arkadaşımı görmüştüm."
Derin bir nefes almıştım. "Diğerleri nerede peki?"
"Geliyorlardı." Bugün Jungkook ve arkadaş grubunun arasına katılacaktım. Sebebi aralarından birisinin Jungkook'un hoşlandığı kız olmasıydı. Asla çekinmeyen arkadaşım bu kız sayesinde çekinir olmuştu. "Taehyung hyung nerede?" Etrafına göz atarak sorduğunda "Lavaboya uğradı, gelir birazdan." Diye yanıtlamıştım.
"Bizimle gelecek mi?"
"Dedim ama kesin bir şey demedi." Diye mırıldanmıştım, yerimde üşüdüğüm için sallanırken. "Gelsin de- hah geliyor işte."
Bir anda bakış açıma giren sevgilim sayesinde gülümsemiştim bilinçsizce. Jungkook'ta benim baktığım yöne bakarak Taehyung'a selam vermişti. Yanımıza gelen Taehyung ikimizi süzmüş, ardından kolunu omzuma atmıştı. "Ee nerede seninki?"
Jungkook utangaç bir gülümsemeyle eliyle ensesini kaşımıştı. "Gelecek birazdan." Sonra yaptığını yeni fark ediyormuş gibi boğazını temizleyerek kendisine çeki düzen verdiğinde gülümsemem genişlemişti. Sevimliydi. "Sen de geliyorsun değil mi?"
"Ben arkadaşlarımla takılacağım bugün, oyun oynamaya gidelim diye tutturdular. O yüzden siz takılın."
Ona baktım. "Jisoo'yla mı buluşacaksın?"
Beni başını aşağı yukarı sallayarak onaylarken eğilip dudaklarını saçlarımın arasında gezdirmişti. Jungkook zaten gergindi, etrafına bakınıp duruyordu da bizi umursamıyordu. "Bugün Wonho hyung evine gidiyor, ben de iki gün sonra gideceğim. Sen istersen eşyalarını topla, beraber vakit geçiririz. Sonra da evlerimize gideriz."
Bir de bu vardı tabii, sınav haftasını atlatmıştık. Ve herkes yavaş yavaş evlerine dağılıyordu. İçime bir hüzün çökmüştü yeniden. Ayrılmak istemiyordum, özellikle din konusunda baskıcı davranan ailemin yanına dönesim hiç hiç yoktu. Çünkü Taehyung'la rahat rahat konuşamayacaktık. Bu da onu deli gibi özleyeceğim anlamına geliyordu.
Lâkin yapacak bir şey yoktu.
"Neyse..." Taehyung benden cevap alamasa bile zaten dediğini yapacağımı biliyordu, bu yüzden konuşmaya devam etmişti. "Ben gidiyorum şimdi, akşam görüşürüz."
"Tamam görüşürüz." Diye mırıldanmıştım. Ardından benden uzaklaşan ona doğru uzanıp soğuktan kızarmış yanağından öpmüştüm. O da gülümseyerek bana karşılık verdikten hemen sonra "Hadi görüşürüz Jungkook." Demişti.
"Görüşürüz hyung."
Ardından da yanımızdan ayrılmıştı.
"Geliyorlar... Hyung geliyorlar." Panikle konuşan Jungkook'a bakmıştım şaşkınca. Onu tanıdığımdan ilk kez bu yana bir kızın karşısında şekilden şekile girdiğine şahit oluyordum. Tanrım, aşırı sevimliydi. "Ne yapacağım şimdi?"
"Doğal davran."
Bu cümlemin ardından gözlerini devirse bile yanımıza gelen iki kişiyle beraber hemen kendisine çeki düzen vermişti. Sonra da derin birkaç nefes alarak heyecanını bastırmaya çalışmıştı sanırsam.