ed sheeran - kiss me
Sıkıntıdan patlıyordum.
Öyle böyle değil, fazla sıkılmıştım. Duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Artı olarak sevgilimi özlüyordum ve Taehyung şu sıralar meşgul olduğu için bana vakit ayıramıyordu. Sürekli bir yerlere gidiyordu.
Zaten ablası ayrı bir dertti onun için. Öncelikle o meseleyle ilgilenmiş, eski nişanlısı hakkında birkaç sefer tartışmışlardı. Aile de işin içine dahil olduğu için mevzu uzadıkça uzamıştı. Tam konu kapandı, neyse ki konuşabileceğiz derken de arkadaşları çıkmıştı. Uzun zamandır görüşemedikleri için sürekli bir yerlere davet ediliyordu ve gecenin birkaçlarına kadar dışarıda geziyordu.
Bundan kaynaklı görüntülü ve sesli konuşmayı bırakın mesajlaşamıyorduk bile. Ben de öfkeleniyordum bu durum karşısında. Bir de ek olarak benim burada çevrem yoktu. Dalga geçtikleri için de kimseyle konuşmazdım. Ailem zaten dinine bağlı bir aileydi. Pek sohbet etmezdik. O yüzden daha bir sıkılıyordum. Eğer ben de birileriyle görüşüyor olsaydım sevgilimin yaptığı gözüme batmazdı ama evde olduğum için gittikçe batmaya başlamıştı.
Eh, ben de öfkelenmiştim. Bu bir haftanın hıncını çıkarabilmek için Taehyung'u aramayı tercih etmiştim. Uzun çalışların ardından açmayacak sanarken beklemediğim bir şekilde aramam yanıtlanmıştı. "Jimin?"
İki-üç günün sonunda şükürler olsun ki sesini duyabilmiştim. "Ne yapıyorsun?"
"Dışarıdaydım hayatım." Diye yanıtladığında gözlerimi devirmiştim. Çünkü şu an saat gece üçtü. Tamam, arkadaşlarıyla görüşüyordu. Ben de buna bir şey demiyordum ama bana da vakit ayıramaz mıydı? "Şu an müsait değilim, yarın arasam seni olmaz mı?"
"Olmaz!" Aniden çıkışmıştım. "Müsait değilsen bile ol artık. Çünkü ben çok sinirleniyorum. Bana hiç vakit ayırmıyorsun. Kaç gün sonra sesini duyuyorum ben! Oysa ki gitmeden önce görüntülü konuşuruz seninle diye beni teselli ediyordun."
"Jimin, sakin olur musun?"
"Olamam Taehyung. Ben anlamıyorum ki, sadece ben mi özlüyorum? Bir insan hiç mi vakit ayıramaz ya?" Gerçekten çok sinirliydim. Bu yüzden içimi dökmek istercesine konuşmaya devam etmiştim. "Ne yapıyorum, nasılım... Hiçbiri umurunda değil. Uyanıyorsun bir şeyler yiyorsun, bir ailenle vakit geçiriyorsun sonra hemen dışarı çıkıyorsun. Bana ne zaman vakit ayıracaksın? Okula geri döndüğümüzde mi?"
"Jimin... Ben özür dilerim." Sakin bir tonlamayla konuştuğunda derin bir nefes alıp yatağıma oturmuş, boş odada gözlerimi gezdirmiştim. "Uyuyacak mısın şimdi?"
"Niye soruyorsun? Zaten telefonu kapatır kapatmaz arkadaşlarının yanına gitmeyecek misin?"
"Hayır Jimin. Eve geçeceğim direkt. Daha sonra da seni görüntülü arayacağım. Öyle konuşalım."
"Bunu yapman için benim öfkelenmem mi gerekiyordu Taehyung? Gerçekten merak ediyorum, hiç mi özlemedin beni?"
"Saçmalama sevgilim. Sadece arkadaşlarımla uzun zamandır görüşemediğim için akıl edemedim." Beni sakinleştirmeye çalışır gibi özenle konuşuyordu. Alttan alıyor, özür diliyordu. Ama ben merak ediyordum işte. Bu gece konuştuktan sonra diğer günler ne yapacak diye düşünüyordum. "Uyuma, beni bekle. Yarım saate kalmaz seni arayacağım." Dediğinde sessiz kalmıştım. "Tamam mı?"
Konuşmak istiyordum. Hem de deli gibi istiyordum. Ama bir yandan da yelkenleri suya indirmek istemiyordum. Bugün arayıp içimi dökmesem aklına geleceğim falan yoktu. Halbuki gitmeden önce ona defalarca söylemiştim. Onu özleyeceğimi, bu yüzden vakit buldukça konuşmak istediğimi belirtmiştim. Anlaşılan tüm söylediklerim uçup gitmişti. En azından adam akıllı mesaj atabilirdi. Onu da yapmamıştı. Bir mesaja bir veya iki saat gecikmeli cevap yazdığı için konuşmuş sayılmıyorduk bile.