miley cyrus - nothing breaks like a heart
Huzurluydum.
Sevgilim yatak başlığına sırtını yaslar vaziyette otururken onun uzatmış olduğu bacaklarının üzerinde oturuyordum ben de. Nasıl huzurlu olmazdım ki?
"Nasıldı tatil?" Bir eli belimde diğer eli alnıma düşen saç tellerimin arasındaydı. Usulca başımı okşuyor, saniyelik olsa dahi bakışlarını üzerimden çekmiyordu. "Berbattı." Diye fısıldadım. Dokunuşları altında mayışmıştım. "Orada görüştüğüm kimse yok. Ailem desen çoğu konuda beni çok bunaltıyor. Eh seninle de konuşamadım. Ders çalışıp durdum."
"Özür dilerim." Dedi sakince. Ardından uzanıp alnıma dudaklarını değdirdi. "Seni çok boşladım. Ama ben de işte uzaktan bir ilişki hiç yürütmedim. O an dengeyi koruyamadım fakat öğreneceğim."
Gülümsedim. Olabilirdi tabii. Ben de onunla bazı şeyleri öğreniyordum. Mesela bir konuda sinirliysem veya kırılmışsam sessiz kalmak yerine rahatça dile getirebiliyordum. Sevgilim bir şey istediğinde eğer o an onu yapmak istemiyorsam benimle kavga eder mi çekingesi olmadan istemediğimi söyleyebiliyordum. Evet, tartışıyorduk ama asla tek taraflı üzülmediğimi de yeni öğreniyordum. O da bunu öğreniyor olabilirdi. Hata yapabilirdi. O yüzden artık sorun olarak görmüyordum. En azından elinden geleni yapacak ve çabalayacaktı. Bunu bilmek bile iyi hissettiyordu.
"Sorun değil." Diye fısıldarken ona doğru yaklaştırmıştım yüzümü. Dudaklarını kavramak için deli gibi yanıp tutuştuğum o an kapıya vurulmuş, Heejin noona "Taehyung-ah rahatsız ediyorum ama ben evin adresini bilmiyorum. Bana mesaj at, yemek siparişi veremedim." Demişti. Ve sevgilim gözlerini devirip eline telefonu almış, acelece adresi yazıp ona göndermişti. "Gönderdim." Diye bağırmayı da ihmal etmemişti.
"Görmemiştim çok sağol." Ablası da salondan iğneleyeci bir tonda konuştuğunda ben istemsizce gülmüştüm fakat sevgilim gözlerini devirerek "Gülme şuna!" Diye uyarmıştı. Bana gülme dediği için miydi bilmiyorum ama daha da gülmeye başlamıştım. Lâkin bir an da belime ellerini yerleştirip, sırtımı yatağa yasladığında gülüşüm yavaş yavaş silinmişti.
"Çok özledim seni." Üzerimde yer edinen sevgilim sakince fısıldamış, destek için kullandığı ellerinden birini kaldırıp yanağımı, ardından dudaklarımı okşamıştı. "Deli gibi özledim hem de. Yaz tatili gelince ne bok yiyeceğim hiç bilmiyorum."
"Çok düşünme ya." Bu sefer de ben onunla uğraşmak istemiştim. "Sabah akşam arkadaşlarınla görüşür yokluğumu hissetmezsin."
"Bak ya, daha az önce özür diledim ama ben."
"Şaka yapıyorum." Derken ellerimle ensesine sarılıp onu kendime doğru çekmiş, dudaklarımla dudaklarını kavramıştım. Sonra derin bir öpüşmenin içerisine girmiştik. Nasıl oldu, ne ara oldu bilmiyordum, bir an da ön sevişme aşamasına bile geçmiştik. Sevgilimin elleri bedenimde gezinirken üzerimdeki kıyafet çoktan yeri boylamıştı. Birbirimizi ne kadar özlediysek o an bir duvar ötemizde duran ablasının varlığını bile hatırlayamayacak raddeye gelmiştik.
Bedenimde gezinen dudakları altında istekle kıvranırken onun ismiyle fısıldamayı ihmal etmemiştim. Bir süre böylece devam etmişti. Sonra Taehyung üzerimde duran pantolonun düğmesini açtığında kendime gelerek kapıya bakmış, ardından sevgilimi nazikçe iterek bedenimden uzaklaştırmıştım. Ablası içerideydi, şimdi yapamazdık. Olmazdı.
"Ne oldu?" Derin nefesler eşliğinde şaşkınca beni izlese bile bir eliyle belimi ve karnımı okşamaya devam ediyordu. "Niye durduk?"
"Ablan içeride olduğu için olabilir mi acaba?" Ona inanamıyormuş gibi konuştuğumda oflayıp "Hay sikeyim ya." Diye mırıldanmıştı. "Bir an önce arkadaşlarına gitse de rahat rahat sevişsek."