Şaşkındım.
Belki de bu yüzdendi tam manasıyla birbirimizden uzaklaşmamamız. Ya da ben tam bir aptaldım. Bilemiyordum, tek bildiğim fazlaca afallamış olmamdı.
Taehyung beni öpmüştü, ben ona karşılık vermiştim. Daha sonra beni sevdiğini belli eder nitelikte bir cümle kurmuştu.
Bence ben lanet bir rüyanın ortasındaydım. Fakat beni ıslatmaya devam eden yağmurun soğukluğu ve az önce ki öpüşmenin sıcaklığı aslında hiçbir şeyin rüya olmadığını söylüyordu.
Kendime geldiğimde ilk işim Taehyung'u itmek olmuştu. Ve Taehyung bunu yapacağımı tahmin etmiş gibi hiçbir şaşkınlık belirtisi göstermeden çenesine yol çizen kanı elinin tersiyle silmişti sadece. O zaman ağzımdaki kanın o değişik tadını algılayabilmiştim.
"Ne?" Diye bir soru kaçıvermişti dudaklarımın arasından bir an da. Taehyung ise oldukça sakin bir şekilde cevaplamıştı beni. "Seven insan nasıl davranır diye sordun ve ben de cevap verdim Jimin."
"Ben anlayamıyorum." Cidden beni mi seviyordu, yoksa benimle dalga falan mı geçiyordu? Bu çocuk tam anlamıyla ne yapmaya çalışıyordu? Kafamda tonlarca soru olması bir yana benim aklıma gelen Hoseok sayesinde pişmanlık hissiyatı duymaya başlamıştım.
Ben şimdi Hoseok'a ihanet mi etmiştim?
"Birazcık zeki olamaz mısın?" Sinirle konuşan Taehyung sayesinde düşüncelerimden arınabilmiştim. Lakin tam anlamıyla kendime geldiğim söylenemezdi. "Seni seviyorum işte. Anla artık. Hoseok'un aklını falan çelmek istemiyorum. Aklını çelmek istediğim kişi sensin."
Az önce onu itmiş olmama rağmen Taehyung yeniden bana yaklaşmıştı. Donmuş gibi olduğumdan tepki gösteremiyordum. "Benden etkileniyorsun bunu biliyorum. Benim için eşcinsel olman hayalken benden etkilenecek olman aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama oldu. Bu yüzden gözünü açmak istiyorum. Yani iyilik perisi falan değilim."
"Bu nasıl olur?" Ben bunu nasıl fark edememiştim. Onca zaman Hoseok'un peşinde dolaştığını ve onu gözüne kestirdiğini düşünmüştüm. Fakat sadece bugün neden bana yakın davrandığını sorgulamıştım. Bugüne kadar aklım neredeydi? "Partide mi hoşlandın?"
"Hayır." Diye anında net bir cevap vermişti. Yüz ifadesi berbattı. Sanki içinden sürekli bana sòvüyormuş gibiydi. "Uzun zamandır var. Sadece senin heteroseksüel olduğunu düşündüğüm için yanına yaklaşmıyordum. Fakat partide balkona çıkanın sen olduğunu bilmiyordum. İşimi bitirip arkamı döndüğümde sarhoş taklidi yaptım. Aslında sadece çakırkeyiftim. Tepkilerini ölçmek için sana güzel olduğunu falan söyledim. Sonra da saçmaladım işte. Gey olduğumu tüm okul bildiği için rahatsız olmanı bekledim. Fakat sen buna rağmen o ortamı terk etmemiştin. Zaten sonrasında Hoseok geldiğinde anlamıştım senin gey olduğunu ve aslında onunla sevgili olduğunu. Buna rağmen duramadım. İçimde yeşeren umutlar buna hiçbir zaman izin vermedi."
"Sevgilim olduğunu bile bile bizim aramızı bozdun yani." Ben bu cümleyi kurduğumda sinirle derin bir nefes almıştı. Fakat umursamadım. "Sevdiğim bir insan varken bunu nasıl yaparsın?"
"Aptalsın!" Diye bağırmıştı birden. Daha sonra kendisini sakinleştirmeye çalışarak duraksamıştı. "Onun seni sevdiğini falan düşünmüyorum ben. Benim gördüğüm şeyleri sen ne zaman göreceksin merak ediyorum."
"Taehyung." Demiş ve onu geriye doğru tekrardan itmiştim. "Hayatımdan siktir ol ve git. Bir daha da benimle iletişim kurmaya çalışma."
Dalga geçer gibi güldüğü sıra da gözlerini devirmişti. "Az önce beni öpmek için yanıp tutuşan bu dudaklara bu kelimeler yakışmadı Jimin."