Hafif bir rüzgar uğultusu vardı kulaklarımda.
Taehyung sustuğundan beri aramızda garip bir sessizlik hüküm sürmüştü. Konuşmuyordum, konuşmaya da niyetim yokmuşçasına ona bakıyordum. Onun da gitmeye niyeti yok gibiydi. Henüz yaktığı sigarasını içmekle meşguldü. Bakışları ise gözlerimde oyalanıyordu.
Gitmek istiyordum.
Daha sonra da Taehyung'un dediklerini unutmak ve Hoseok'un kollarının arasına girmek istiyordum. Benim Hoseok'a ihtiyacım vardı, o benim yalnız hissetmemi engelleyen tek kişiydi. Ve aynı zamanda sevgisini benimle paylaşan biriydi. Fakat gitmemi engelleyen bir şey varmış gibi hissediyor, bakışlarımı Taehyung'un hafif dolgun duran o pembemsi dudaklarından çekemiyordum.
Sigarayı o pembemsi dudaklarının arasına yerleştirmesini, daha sonra içine çekip yavaşça dumanı dışarı salmasını izlemek hoşuma gitmiş gibiydi. Taehyung'un her hareketi fazla çekici gelmeye başlamıştı. Sanki bu dünyadan değilmiş gibi bir izlenim uyandırıyordu.
Bu dünyadan olamayacak kadar mükemmeldi, sanki.
"Çok garip davranıyorsun." En sonunda sessizliğe dayanamayarak kurumuş dudaklarımı aralamıştım. "Gerçekten seni çözemiyorum."
Dalga geçer gibi güldü, cümlem biter bitmez. Fakat ben cümlelerimde komik bir şey göremiyordum. Her şeyi dalgaya alması sinir bozucu olmaya başlamıştı.
"Garip davranmıyorum aslında." Başını belli belirsiz iki yana salladıktan dudaklarını ıslattı. "Sen fazla aptalsın."
Dudaklarımı aralayıp bir şeyler diyecek olsam bile buna izin vermeden kendi kendine bir şeyler mırıldanmıştı. Fakat her ne kadar kendi kendine konuşsa da dediklerini duyabilmiştim.
"Neyse idare edeceğiz artık." Derken neyi kastettiğini anlayamamıştım bir tek. Ben o son cümlesine anlam vermeye çalışırken o sigarasını son kez dudaklarının arasına yerleştirip zehirli dumanı içine çekmişti. Daha sonra bitmeye yüz tutan izmariti üzerime doğru eğilip duvara bastırmıştı.
Bana neden sürekli yaklaşıyordu, bilmiyordum. Ama bedenime iyi gelmediğini zor da olsa algılayabilmiştim.
Sigarayı eliyle duvara bastırarak söndürürken bakışları yüzümün her bir noktasını itinayla tarıyordu. Yüzü ise yüzüme oldukça yaklaşmıştı. "Bir şey sormak istiyorum."
Sıcak nefesi yüzümü yalayıp geçtiğinde gözlerimi kapatmamak için kendimi zor tutmuştum. Üzerimde böyle bir etki bırakması hoş değildi. Sevgilim vardı benim.
Kendime gelmek için derin bir nefesi ciğerlerime çektim ve ses tonumun normal çıkmasına dikkat ederek konuştum. "Sor."
"Eskiden benim hakkımda ne düşünürdün?"
Eskiden..
Eskiden Taehyung hakkında bir şey düşündüğümü pek hatırlamıyordum. Sadece sürekli insanlarla dalga geçtiğinden ondan pek hoşlanmıyordum o kadar. Ama asıl önemli olan bu değildi, asıl ònemli olan Taehyung'un neden bana böyle bir soru sormasıydı. "Neden sordun?"
"İnsanlar benden pek hoşlanmıyorlar. Geneli homofobik olduğundan hoşlanmıyor zaten." Genişçe gülümsedi, parmaklarının arasında ki izmariti yere bıraktı. Fakat eli hala duvara yaslıydı. "Gaylerin hakkımda ne düşündüğünü merak ediyorum."
"Hoşlanmıyordum." Dedim birden. "Alaycı tavırlarından ve herkesi elde etme çabandan hoşlanmıyordum."
"Çaba göstermem hoşuna gitmiyor mu?" Gülümsemesi yavaş yavaş kaybolmuş, yerini düz bir çizgi halini alan dudaklara bırakmıştı.