Keyifli okumalar..***
Sinirli ve aynı zamanda üzgündüm.
Evet, birbirleriyle pek alakası olmayan duyguları aynı anda hissediyordum. Fakat bunların nedeni de farklıydı. Sinirliydim çünkü Taehyung yüzünden son zamanlarda Hoseok'la aram iyi değildi. Üstelik şimdi daha da kötü olmuştu. Üzgün olmamın nedeni de buydu işte. Ben Hoseok'a garip bir şekilde bağımlıydım. Onu ilk gördüğüm zaman üzerimde yaratığı o etkiyi hala canlı tutuyordu. Ne zaman ona baksam heyecanlanıyordum. İçimden sarılmak, koklamak, öpmek geliyordu. Ve o, benden uzaklaştıkça ben daha da özlüyordum.
Konuşmasının üzerinden bir gün geçmişti. Yine de okulda onu gördüğüm her an bakışlarımı onun üzerinden çekemiyordum. Fakat o bana bir kere bile bakmamıştı. Zaten aramızda bu konularda iyi olan oydu. Ben özlemimi dibine kadar belli ederken o, umursamama işini ustalıkla yerine getiriyordu. Bu yüzden barışacağımızı ümit ederek kendi sınıfıma gelmiştim. Ama ne yazık ki aklım da kalbim de Hoseok'daydı. O olmayınca kendimi çok yalnız hissetmiştim.
Sıkıntılı bir nefes verip baygın bakışlarımı arka sıralarda oturan kişilerin üzerinde gezdirmiştim. Taehyung her zamanki gibi arka sıralara kurulmuş yanına da bir çocuk oturmuştu. Yüzünden arsız gülümsemesi hiç eksik olmuyordu. Ve bakışları yanındaki çocuğun her bir noktasında itinayla gezinmişti.
O an daha da sinirlenmiştim. Tanrı bilir kaç kişinin ilişkilerini böyle bozup rahat rahat oturmuştu. Ama bizim ilişkimizi bozmasına izin vermeyecektim. İşte o an bir anlık gelen cesaretle oturduğum yerden kalkıp arkalara doğru ilerlemeye başlamıştım. Şuan için kimse dikkatini benim üzerime vermemişti ama ben Taehyung'un yanına ulaştığım sıra bir kaç bakış bana dönmüştü. Üstelik bir de bağırınca neredeyse tüm sınıfın dikkatini çekmiştim.
"Sevgilimden uzak dur!" Ses tonum yüksekti ve Taehyung donuk bakışlarını gözlerime çıkarmıştı. "Bizden uzak dur!"
Tepkisiz durmuştu bir kaç saniye. Daha sonra kaşlarını çatıp düşünüyormuş gibi yapmıştı. "Sevgiline ne yapmışım ki?"
"Onun aklını karıştırıyorsun, amacın onu elde etmekse eğer yolun başındayken vazgeç." Ses tonum onun ciddiliği karşısında gittikçe kısılıyor ve çatallaşıyordu. Korkuyordum, şu hayatta kendimden bile çok sevdiğim insanı elimden alacak diye korkuyordum. Yine de ses tonumu toparlamaya ve kendimden emin konuşmaya özen gösterdim. "Yoksa sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın."
"Öyle bir şey olsaydı eğer haklıydın, fakat.." Dudakları kıvrılmıştı. "Kızlar ilgimi çekmiyor."
Önce sazan gibi ortaya atlayıp 'Ne saçmalıyorsun, Hoseok kız mı?' diyecektim ama jeton geç olmadan düşmüştü. Amacı beni ele vermemek miydi, yoksa köşeye sıkıştırmak mı emin değildim. Ne yapmaya çalıştığını anlayamasam da son anda okul eşcinsel olduğumu öğrenememişti. Bundan utanmıyordum elbette, sadece Taehyung'a yapılan o garip muameleden sonra kimseden hakaret yemek istememiştim, onun gibi. Sonuçta ben Taehyung değildim ve böyle şeylere de alışkın değildim. Normali de bu olmalıydı zaten. Kimse kendisine hakaret edilsin istemezdi veya hakaretlere alışmazdı. Taehyung farklıydı. Ben de onun gibi olamayanlardandım.
Kurduğu son cümlenin ardından yanında oturan çocuk gülmüş ve bir kaç kişinin daha gülmesine neden olmuştu. Harika, şimdi de Taehyung'a kendi kız (!) arkadaşıma sarkıntılık ediyor diye kızmış ve deli durumuna düşmüştüm. Herkes onun eşcinsel olduğunu bilirdi sonuçta. Bu yüzden her ne kadar dudaklarımı aralamaya çalışsam da beceremeyip geri kapatmıştım. Ne demem gerektiğini bilememiştim.