Bölüm 19|•

1.4K 131 375
                                    


1 ay sonra | Mayıs, 1942

"Elektrikler gitti."

"Becca, yerinde kal. Yanına geliyorum."

"Buradayım Howard." Dedim bıkkın sesimle. Bu ay içinde katıldığım üçüncü televizyon programıydı ve tesadüfi bir şekilde meydana gelen üçüncü elektrik kesintisiydi. Ne kadar tesadüf olduğu da tartışma konusuydu.

"Çocuklar arızayla ilgilenin." Dedi karşımdaki koltukta oturan sunucu. "Bayan Stewart, kusura bakmayın. Neden oldu anlamadım, daha önce hiç böyle bir şey gelmedi başımıza."

"Sizin suçunuz olmadığına eminim." Dedim, birbirimizi görmüyorduk ama sesin geldiğini düşündüğüm yere bakıyordum. Onların suçu değildi tabiki de. İlk katıldığım şovda meydana gelen kesintiyi normal karşılamıştım, ikincisini de tesadüf olarak adlandırmıştım ama bu üçüncüydü ve kesinlikle kasıtlıydı. Ne zaman uğradığım suikastleri anlatmaya kalksam elektrikler birdenbire gidiveriyordu.

"Becca."

"Gel Howard." Dediğimde eli koluma deydi, elimi elinin üstüne koydum. "Buradayım." Derin bir nefes aldığını duydum. Ardından sunucuya yönelik konuştu. "Arıza mı vardı?"

"Hayır Bay Stark, bildiğim kadarıyla yoktu. Çocuklar bir baksın, ona göre yayına devam ederiz."

Biraz sonra o çocukların gelip arızanın büyük olduğunu söyleyeceğini biliyordum. Aptal gibi mi gözüküyordum ben acaba?

"Aslında Howard baksa daha iyi olur, sonuçta o çok iyi bir mühendis." Dedim. "Bir sakıncası var mı?"

"Tabi ki yok, yayına devam etmeyi çok isterim."

Howard'ın kravatını tuttum ve onu çektim. Önümde eğildiğinde kulağına fısıldadım. "Ne yap ne et o arızayı düzelt Howard, bu çok önemli."

"Seni yalnız mı bırakayım yani?" Diye fısıldadı o da benim kulağıma. "Bu kadar insanın içinde kimse bana bir şey yapamaz, sen elektrikleri geri getir ben gerisini halledeceğim."

"Tamam, dikkatli ol." Sesinde tereddüt vardı ama söylediğimi yapacağını biliyordum.

Başımı salladım. "Sen de."

"Ben soruna bir bakayım." Dedi ve gitti Howard. Derin bir nefes aldım. Başıma gelenleri tüm dünyaya anlatmaya kararlıydım. İnsanlar beni seviyordu, sonuna kadar yanımda olacaklarını biliyordum. Bunu bilen başkaları da olmalıydı ki sesimi duyurmama izin vermiyorlardı.

"Mum var mı?" Dedim karanlık beni rahatsız ettiğinde. Belki kimse bana bu kadar insanın içinde bir şey yapamazdı ama huzursuz olmuştum.

"Hemen ilgilenelim." Dedi genç asistan, ardından adım seslerini duydum.

"Bir şeyler içmek ister misiniz?" Dedi karşımdaki koltukta oturan sunucu, Michael.  

"Hayır, teşekkürler." Dedim nazik bir tonda. Beş dakika kadar sonra etrafımız mumlarla donatılmıştı. İçimin huzursuzluğu sona ermese de yine de öncekinden biraz daha iyiydim. Bir hareketlilik olsa, tehlikenin nereden geldiğini görecek kadar belliydi artık etraftaki bedenler. Gözlerimi herkeste gezdiriyordum, bir terslik fark edersem savunmaya geçmek için.

Çok gergindim, çok huzursuzdum. Derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeyi denedim. Başarılı olamıyordum bir türlü. İçimde öfkem sürekli tırmanıyordu. Ben sesimi duyurmak için uğraştıkça birileri kesmek için daha büyük hamleler yapıyordu.

𝐃𝐄𝐒𝐓𝐈𝐍𝐘 • 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin