Bölüm 12|•

1.7K 164 194
                                    



Hayatta bazı anlar vardır. Başaramayacağına inananlara inat başarıp sana olan hayran bakışlarına küçük bir tebessüm ama bolca anlam ile karşılık verirsin... İşte o ana paha biçilemez. Babam siyah gözlerini elindeki faaliyet raporlarında gezdirirken ve yüzündeki şaşkın ifadeyi görürken tam da o gülüşü takınıyordum.

Ellerimi kahve kupama sardım ve kendimden emin bakışlarla babamı izledim. Bu işe başlamamı hiç istememişti, başladığımda beni defalarca ajansımı satmaya ikna etmeye çalışmıştı, bana o kadar inanmamıştı ki ajansımın açılışına bile gelmemişti, ettiğim masrafı karşılamak adına giriş için biletleri ateş pahasına sattırmıştı. Ama her şeye rağmen burada karşısında başarımın verdiği haklı gururla oturuyordum.

Siyah gözleri dosyalarda dolaşıp benim siyah gözlerimle buluştuğunda elindeki raporları bıraktı ve arkasına yaslandı. "Etkilendim."

Kupamı zigona bıraktım. Gülümsemem daha da büyüdü, sırtımı koltuğa yaslayıp sol bacağımı sağ bacağımın üzerine attım. "Bu konuşmayı yapacağımızı biliyordum."

Dudağının sol kenarı usulca kıvrıldı. "Doğruyu söylemek gerekirse hevesini alıp birkaç ay sonra sıkılacağını düşünüyordum. İşlerin bu boyuta ulaşacağını hiç düşünmemiştim."

"Bana olan güvenin olmasaydı başaramazdım."

Alayıma karşılık başını salladı. "Bir şey ilk kez denendiğinde herkese delilik gibi gelir. İlk kez denediğin şey insanlığın hakkında hiçbir şey bilmediği bir şeyse beni yargılayamazsın."

"Haklısın. Bunun için seni değil hiç kimseyi yargılayamam ama bana hiçbir zaman güvenmediği için babamı yargılayabilirim."

Sustu, gözlerimizle büyük bir savaş verdik. Gözlerimde güçlü durmaya çalışan, güçlü olduğuna inanan ama her zaman ailesini yanında arayan, aradığını bulamadıkça yaralanan küçük bir kız vardı. Ona tüm benliğimi göstersem de bunu anlayacak kadar tanımıyordu öz kızını. Maalesef simsiyah gözlerinde tek bir his seçemeyecek kadar yabancıydım ben de öz babama.

"Ağzın iyi laf yapıyor, annene çekmişsin."

Gözlerinin içine kararlılıkla bakmaya devam ettim. "İkinizden de biraz."

Göz temasımızı kesmeden dudaklarını araladı. "Ben kendimden başka kimseye güvenmem. Hayat bana bunu çok güzel öğretti. Bunları bilmek için henüz çok gençsin, anlamayacak kadar da çocuksun."

Bana söylediği sözleri umursamadım, aklım tek bir noktada takılmıştı. Hiç kimse olmama. "Ben senin kızınım."

Gözlerine inatla bakarken bunun onun için bir şey ifade etmediğini fark ettim, farkındalıkla gözlerimi kaçırdım ve derin bir nefes aldım. "Bu senin için hiçbir şey ifade etmiyor mu?"

"Ağlayacak mısın?"

"Belki." Dedim sinirle. "Belki bu benim için bir şeyler ifade ediyordur."

"Bu hayatta yapayalnızsın, kendinden başka güvenecek hiç kimsen yok. Bunu sakın aklından çıkarma. Senin tek ailen sensin, tek arkadaşın sensin. Bu hayatta sevmen gereken tek kişi sensin."

"Bunlar senin gibi bir robota dönüşmenin anahtarı mı? Öyleyse istemiyorum, asla senin gibi birine dönüşmeyeceğim."

"Benden farklı olduğunu mu sanıyorsun?" Diye sordu ve başını yana yatırdı, kendinden emin bakışları yüzümde dolaşıyordu. Karşısında kendimi küçücük hissediyordum. "Sen ve ben aynıyız Becca, tek fark var. Hayat sana bana davrandığı kadar acımasız davranmadı. Senin içindeki çocuk hala yaşıyor."

𝐃𝐄𝐒𝐓𝐈𝐍𝐘 • 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin